ISLAMGREEN34 NEW WORLD

İSLAM-GREEN34 YAZI GRUBU ÜYELERİNDEN ÖRNEK METİNLER => İSLAM - GREEN34 ÜYELERİNDEN ÖRNEK METİNLER => Konuyu başlatan: admin üzerinde Temmuz 30, 2009, 01:33:15 ÖS



Konu Başlığı: Medine ANKARA - KUTUP YILDIZI WHİTEROAD ŞİMŞEK - KONU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
Gönderen: admin üzerinde Temmuz 30, 2009, 01:33:15 ÖS
Medine ANKARA
http://www.islam-istanbul.tr.gg/ Kurucularından Medine ANKARA

Allah c.c islam için çalışan sitelerde n
ve buradaki değerli görevlilerden razı olsun
başarılarının devamını nasip eylesin inşallah
http://www.islam-green34.com
http://www.islam-istanbul.tr.gg/

Medine Ankara http://www.islam-istanbul.tr.gg/

KONU - Peygamber imiz
Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in
Hz.Ayşe r.a ile aralarındaki örnek
Sevgi Köprüsü

TEMA - " Seni Kördüğüm gibi Seviyorum "

--------------------------------------------------------------------------------

Kirletild i tüm değerler.
Yapmacık baharlarl a, suni lalezarla rla süslenmeye
çalışılır oldu birliktel ikler.
Bu kirlilikl erden ask ve sevgi de nasibini aldı günümüzde.
" Sevmek dokunmaktır " diye bir felsefe ya da
daha doğrusu bir safsata koydular ortaya.
Böylece, yüreklerde değil bedenlerd e
gezinip duran şeyin adi Sevgi oldu.
Flört adi altında, özgürlük namına
iffet ayaklar altına alindi günümüzde.
Adeta bekârlara has bir değer olarak sunulur oldu
adı aşk ve Sevgi olan kutsal değer.
Evliler arasında ise esler birbirine güzel sözlerle
hitab etmeyi ayıp sayar oldular.
Ya da " yahu bizden geçmiş artik " diyerek
aşkın ve sevginin gün olup sönmesi gereken
bir olgu olduğuna inandırdılar kendileri ni.
Nişanlılık dönemi yada evlilikle r
denemek için yapılır oldu.
" Yürütemez isek ayrılırız" diyerek
adeta ayrılmak için evlenilir oldu.
Gerçek aşkın ve sevginin var olduğu
yuvalarda hiç ayrılık olur mu !?
Yada aşktan ve Sevgiden kaynaklan an
huzursuzl uk olur mu hiç ??
Bugün tüm edebiyatçıları susturaca k
tüm "sözde aşıkları" kıskandıracak Resulümüz
eşleriyle sakalaşır ve onları sevdikler ini
nasıl bir aşk ile bağlandıklarını söylemekten hiç çekinmezdi.

SENİ KÖRDÜĞÜM GİBİ SEVİYORUM


Hz. Aise sordular :
" Ey Allahın Resulü beni seviyor musun ? "
Resululla h :
" Evet ya Aise, tabii Seviyorum "
Hz. Aise bununla da yetinmiyo rdu ve hemen soruyor :
" Beni nasıl seviyorsu n ? "
Peygamber imiz sevgi tanımlamasını yapıyordu
sevgili esine. İçten, samimi ve hayran kalınan bir ifadeyle:
" Kördüğüm gibi.. "
Sevgiye bakin aşka bakin.
açılmayan, çözülmeyen, kördüğüm gibi sevgi.
Hz. Aise Peygamber imize sık sık sorardı :
"Ey Allahın Resulü, Kördüğüm ne alemde ? "
O yüce resul cevap veriyordu :
" İlk günkü gibi !! "

Medine ANKARA

KUTUP  YILDIZI  WHİTEROAD  ŞİMŞEK FORUMİSTANBUL 2000

Geceleri seni düşünüyorum,hayalimde ve rüyalarımda yalnız sen
Gökyüzüne bakıyorum,benim ruhumu aydınlatan,senin hayalin
Kutup yıldızı gibisin,diğerlerinden farklı ve öylesine parlak yolumu aydınlatan
Öyle özlüyorum ki seni,ama,sevgimin büyüklüğü kadar benden uzaktasın


Ne saçlarının telini gördüm,ne gözlerinin rengini,nede güzel tenini
Öylesine seviyorum ki seni,biliyorum ruhunun derinlikl erini
Öylesine bana uzak,öylesine imkansız,akan çağlayanlar gibi sevgimin seli
Görüntünün hükmü yok gözümde,duymasam da seviyorum senin sesini
Hissediyo rum ruhumda kalbinin her atışını ve ılık meltem gibi nefesini


Belki böylesine uzak ve imkansız olduğun için seviyorum seni
Ölümsüz aşklar yanlışlardan doğar,akıl ve mantık ekseni
Ulaşmak öylesine zor,öylesine özlüyorum ki,hayalimdeki seni
Seninle konuşurken bile,anlatamıyorum seni nasıl sevdiğimi
Seni nasıl özlediğimi,hasretle beklediğimi ve ölünceye kadar bekleyeceğimi
 


Konu Başlığı: AHMET HÜSEYİN DOĞU - İSLAM DAMLALARI
Gönderen: admin üzerinde Şubat 06, 2013, 09:18:01 ÖÖ
AHMET HÜSEYİN DOĞU - İSLAM DAMLALARI

CİHAD

http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/cenaze-icin-celenk-gonderilebilir-mi.html

1- Nefs'e Karşı Cihad Şüphesiz en güç cihad, insanın nefsiyle ve nefsinin arzularına karşı yaptığı cihaddır. Müslüman, gerçek cihadı nefsine karşı verir. Nefsine karşı cihadı kazanamay an, düşmanın karşısına çıkmak için kendisind e güç ve cesaret bulamaz. Hz. Peygamber Tebük seferinde n dönüşte ashabına şöyle buyurmuştu: " Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz" (Adûnî, Keşfu'l-Hafâ', I, 425). Bu hadisinde Hz. Peygamber, en kalabalık bir ordu ile katıldığı Tebük seferini "küçük cihad" olarak vasıflandırırken; nefse karşı verilecek mücadeleyi "büyük cihad" olarak nitelendi rmektedir . " Hakiki mücahid nefsine karşı cihad açan kimsedir" (Tirmizî, Cihad, 2) hadîsi de aynı manayı ifade etmektedi r.

Aynı meâlde başka hadis-i şerifler de vardır. Bütün bunlar bize, insanın nefsi ile, nefsinin boş ve mânâsız, hatta gayr-ı meşrû istekleri ile mücadele etmesinin cihad olarak değerlendirildığını göstermektedir.

2- Ilim Ile Cihad

Cihad'ın başka bir çeşidi de ilim ile yapılan cihaddır. Dünyadaki bütün kötülüklerin sebebi cehaletti r. Hakk'a ulaşmak isteyen herkesin cehalette n kurtulması, ondan uzaklaşması gerekir.

Bilginin ortaya koyduğu delilleri n gönüller üzerinde icra ettiği tesiri silâh gücü ile temin etmek mümkün değildir. Onun için şöyle buyurulmuştur:

"Ey Muhammed! Insanları Rabbi'nin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış. Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir. " (en-Nahl 16/125).

Temeli ilim yoluyla tebliğ ve davete dayanan Islâmiyette, bu tebliğ faaliyeti nin adı "ilim ile cihad"dır. Bu usûle "Kur'an ile cihad" da denilir. En güzel mücadele şekli Kur'an'ın mücadele şeklidir. Bunun için Cenâb-ı Hak:"Sen kâfirlere uyma, uyanlara karşı Kur'an ile büyük bir cihadla cihad et" (el-Furkan, 25/52) buyurmuştur. Ayet-i kerimede Kur'an ile cihadın "büyük cihad" olarak belirtilm esi, Kur'an'ın ilim ile cihad konusuna ne kadar önem verdiği göstermektedir. Hak ve hakikatı, en tehlikeli zamanda bile, hiç bir şeyden korkmadan ve çekinmeden olduğu gibi söylemek de bir çeşit cihaddır. Rasûlullah (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur:

"Zalim bir hükümdar karşısında hak ve adaleti açıkça söylemek, büyük bir cihaddır. " (Ibn Mâce, Fiten, 4011)

3- Mal Ile Cihad

Mal ile cihad, Allah Teâla'nın insana ihsan etmiş bulunduğu mal ve servetin yine Allah (c.c.) yolunda harcanması demektir.

Bilindiği gibi dünyada her iş para ile yapılmaktadır. Hakkın korunması ve zafere ulaşılması da yine paraya bağlıdır. Bunun için mal ile cihadın önemi büyüktür. Müslümanların, Islâm'ın yücelmesi hakkın muzaffer olması için her türlü mal, servet ve paralarını bu yolda fedâ etmeleri mal ile cihaddır.

Hz. Peygamber'in, mal ile cihad hususunda ki teşvik edici sözleri ashabı kiramı harekete geçirmiş ve kendileri yoksulluk içinde sıkıntılı bir hayat geçirirken, mal ile cihad farızasını edâ edebilmek için elde avuçta ne varsa getirip Rasûlullah'a vermişlerdir. Bu konuda Kur'an-ı Kerîm'de de pek çok ayeti kerîme vardır. Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:

"Iman edip hicret eden, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden, (mücâhidlere) yer veren ve yardım edenlerin hepsi birbirini n vekilıdır. " (el-Enfal, 8/72).

"...Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla savaşın. Bilseniz bu sizin hakkınızda ne kadar hayırlıdır. " (et-Tevbe, 9/41).

"Allah, mallarıyla, canlarıyla mücadele edenleri derece bakımından oturanlar dan üstün kılmıştır. " (en-Nisâ, 4/95).

4- Savaşarak Cihad Yapmak

Cihad, müslümanlara farzdır. Her müslümanın nefsi ile, ilim ve malı ile sürekli cihad yapması, böylece dinin korunması, Hakk'ın galip kılınması için çalışması gerekir. Bazen "I'lây-ı kelimetul lah" yani Allah adının yüceltilmesi dinin korunup yayılması içinde elde silâh düşmanla savaşmak icab edebilir. Bu en büyük cihaddır ve müslümanlara farzdır. Hattâ cihad denildiği zaman ilk akla gelen husus, düşmanla sıcak savaşa girmektir .

Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:

"Sizinle savaşanlarla; Allah yolunda siz de savaşın. Fakat haksız yere saldırmayın." (el-Bakara, 2/190)

Bu ilâhi emir Allah yolunda, Islâm uğrunda savaşmanın ve Islâm yurdunu düşmana karşı korumanın cihad olduğunu bize ifade etmektedi r. Hz. Peygamber (s.a.s.) de bir hadis-i şeriflerinde; ganimet elde etmek, şan ve şöhrete ulaşmak, mevki ve makam elde etmek için yapılan savaşın cihad olmadığını, cihadın, Allah (c.c.)'ın adının yüceltilmesi (I'lây-ı kelimetul lah) için yapılan savaş olduğunu haber vermiştir.

Çağımızda bir takım gruplar her ne kadar savaşsız bir dünyanın özlemini dile getirmekt e ve bunun için açık veya gizli savaş aleyhtarı faaliyetl er sürdürmekte iseler de, bu hiç bir zaman, binlerce yıldan beri devam eden gerçeği değiştirmeyecek ve savaşlar sürüp gidecekti r. Cenâb-ı Hak bu değişmez gerçeği aşağıdaki ayet-i kerîmede bize haber vermiştir:

"Hoşunuza gitmediği halde, savaş size farz kılındı. Hoşunuza gitmeyen bir Şey, hakkınızda hayırlı olabilir. Hoşunuza giden bir şey de, hakkınızda kötü olabilir. Bunları Allah bilir, siz bilemezsi niz. " (el-Bakara, 2/216).

"Savaşan, ancak kendi öz canı için savaşmış olur. Allah hiç bir şeye muhtaç değildir. " (el-Ankebut, 29/6).

Islâm dini müslümanlara şerefli bir hayat yaşatmayı hedef edinmiştir. Bu sebeple bu dinin emrettiği savaş, savunma savaşı, zâlimlerden mazlumları kurtarma savaşı, her yere adalet götürme savaşı ve müslümanların haysiyeti ni koruma savaşıdır. Kur'an-ı Kerîm'de:

"Kendileri ne karşı savaş ilân olunduğunda zulme uğrayanlara cihad etmeleri için izin verildi. Hak Teâlâ onlara yardıma hakkıyla Kadirdir." (el-Hac, 22/39) buyurulup meşrû savunma savaşına izin verilirke n her an savaşa hazır olmak da emredilmiştir.

Savaşın önemini ısrarla belirten Islâm dini ve onun yüce kitabı, barışın da gereğine işaret etmekte, barış teklifi düşmandan geldiği takdirde tavız vermeden teklifin yerine getirilme sini istemekte dir:

" Eğer onlar barış isterlers e sen de onu kabul et. Allah'a güven ve dayan."

"Her şeyi işiten, herşeyi hakkıyla gören O'dur. Onlar seni aldatmak isterlers e, şunu kesin olarak bil ki, Allah sana yeter. Seni,yardımlarıyla ve müminlerle destekley en O'dur." (el-Enfâl, 8/63).

Islâm, müslümanlara yapılan tecavüzlerin hiç birinin karşılıksız bırakılmamasını istemekte dir:

"O halde, size karşı tecavüz edenlere siz de aynıyla mukabele edin. " (el-Bakara, 2/194).

Yeryüzünde fitne kalmayıncaya kadar müslümanların cihada devam etmelerin i isteyen Islâm, savaş hukukunu da en güzel şekilde tanzim etmiştir. Allah Teâlâ'nın:

" Andlaşma yaptığınızda Allah'ın ahdini (andlaşma hükümlerini) yerine getirin." (en-Nahl, 16/91)

"Haddi aşmayın, Allah haddi aşanları sevmez." (el-Bakara, 2/190) buyurması; Peygamber Efendimiz'in cephe gerisinde bulunan kadın, çocuk, ihtiyar ve din adamlarının öldürülmemesini, savaşçılara işkence edilmemes ini çapulculuk yapılmamasını istemesi, Islâm savaş hukukunun temel kuralları olmuştur.

Dinimizin müslümanlara farz kıldığı cihadın fazileti ve bu emri yerine getirenle rin Allah katında ulaşacakları yücelikler Kur'an-ı Kerim'de şöyle haber verilmekt edir:

"Allah Teâlâ, Cennet'e karşılık müminlerin canlarını ve mallarını satın aldı. Onlar Allah yolunda savaşırlar. Savaş meydanında şehît ve gazı olurlar. Allah'ın bu öyle bir vâdidir ki, Tevrat'ta da, Incil'de de, Kur'an'da da sabittir. Kim Allah'tan daha çok vadıni yerine getirir? Yaptığınız bu hayırlı alış verişten dolayı sevinin. Işte büyük kurtuluş budur." (et-Tevbe, 9/111)

"Ey mü'minler! Sizi çetin bir azabdan kurtaraca k bir ticaret yolu göstereyim mi? O da şudur: Allah'a ve Rasûlüne iman eder ve Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla savaşırsınız. Bir bilseniz bu iş sizin için ne kadar hayırlıdır. Bu takdirde Allah sizin günahlarınızı mağfiret eder, altlarından ırmaklar akan cennetler e ve Adn Cennetler indeki hoş konutlara koyar. Işte büyük kurtuluş budur." (es-Saf, 6/10-12). Cihadın fazileti hakkında Hz. Peygamber (s.a.s.) de şöyle buyurur:

"Rasûlullah'a: "-hangi iş daha hayırlıdır?" diye soruldu. " Allah'a ve Peygamber ine iman etmektir. " dedi.

"-Sonra hangisi faziletli dir, denildi: Allah yolunda cihaddır" cevabını verdi sonra "hangisidi r?" sorusuna karşı da: "-Makbûl olan hac'dır, " buyurdu" (Buhâri, Iman, 18)

Abdullah b. Mes'ud şöyle anlatıyor: "Rasûlullah'a: -Yâ Rasûlallah, Allah katında hangi iş daha sevimlidi r? diye sordum. -Vaktinde kılınan namazdır, dedi. -Sonra hangisidi r? dedim. -Anne ve babana iyilik etmendir, buyurdu. Sonra hangisidi r? sorusuna da: -Allah yolunda cihaddır, cevabını verdi." (Buhârî, Cihad, 1)

Ebû Zerr (r.a.)'den şöyle rivayet edilmiştir: "-Ya Rasûlallah, hangi amel daha faziletlıdır?" dedim. "Allah'a iman etmek ve onun yolunda savaşmaktır" buyurdu. (Riyâzü's-Sâlihîn, II, 531).

Bir adam Peygamber imiz (s.a.s.)'e geldi ve: "-Insanların hangisi efdaldır?" diye sordu. Rasûlullah: "-Allah yolunda malı ve canı ile cihad eden mümin kişidir" buyurdu (Buhârî, Cihad, 2)

Elde silâh, din ve Islâm diyarı uğrunda hudut boylarında nöbet beklemeni n asıl bir görev olduğunu ve bunun Allah Teâlâ'yı ziyadeşiyle memnun ettiğini bildiren Peygamber imiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

"Hudut ve Islâm diyarının muhafazası için bir gün, bir gece nöbet beklemek, bir ay (nafile olarak) gündüz oruç tutup gece namaz kılmaktan daha hayırlıdır." (Müslim, Imâre,163; Tirmizî, Cihad 2)

"Iki çeşit gözü, Cehennem ateşi yakmaz: Biri Allah korkusund an ağlayan göz; diğeri Allah yolunda nöbet beklerken uyumayan göz. " (Tirmizî, Fezâilü'l-Cihad, 12)

Görüldüğü gibi cihad ilâhi bir emir olup kadın erkek bütün müslümanlara farzdır. Bu farzı yerine getirenle r Cenâb-ı Hakk'ın hoşnutluğunu kazanacak ve ahirette yüce mertebele re ulaşacaklardır.

Cenâb-ı Hak:

"Siz de düşmanlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve (cihad için) başlanıp beslenen atlar hazırlayın" (el-Enfâl, 8/60) buyurarak müslümanlara her zaman cihad için hazırlıklı olmalarını emretmiştir.

Işte bütün bu ayet ve hadisleri n ışığında cihad, dünya ve dünya malı için olmayan, Kelîme-i Tevhîd'in kabulü ve gönüllere yerleşmesi için gösterilen cehd ile bunun neticesin de kazanılan kardeşliğin adıdır. Cihad; insanları, kula kul olmaktan kurtarıp Allah'a kul etmeğe davet edişin ve bu uğurda çekilen sıkıntıların adıdır. Cihad, insanları, sınıf, zümre, parti ve bütün beşeri hegemonya lardan kurtarıp Allah'ın hâkimiyeti altına gönül rızası ile davet etmenin adıdır. Kinsiz, kansız ve mutlu bir Islâm toplumu oluşturmak için gösterilen ihlaslı hareketin adıdır. Cihad, her ferdin, kendisini günahlardan arındırıp Allah'a istiğfar etmesi, Allah'a yönelmesi, Allah'a yönelen insanlard an oluşan bir dünya kurması ve bu dünyada kendisi ve insanlar için yalnız Allah'ın hâkimiyetini istemesi ve bunun için devamlı hareket halinde olmasıdır. Cihad, eskiden yapılan ve pişmanlık duyulan bütün yanlış işlerin aksini yapma gücüdür. Cihad, zimmete geçirilen bütün hakları geri iade edebilmek tir.

Cihad, terkedile n hukukulla hı telâfi etmektir. Cihad, nefis ve bedendeki her türlü taklıdi terk etmektir.

Rasûlullah (s.a.s.)'ın torunu Hz. Hasan der ki: "Adam Allah uğrunda cihad eder. Halbuki bir kılıç vurmamış bulunur. Sonra Allah uğrunda cihadın hakkı da; hak ve ihlâsa yakın bulunması, haksızlıktan ve kötü niyetlerd en gücü yettiği oranda kusur ve ilgisızlıkten uzak bulunmasıdır."

Cihad, insanları baskı ve zorlamada n korumak ve kurtarmak tır. Zorlama ve baskı olmayan Islâm'a, insanları davet ederek Allah'ın adını yüceltmektir. Cihad, herkesi, mensubu olduğu akîdeden zorla çıkarmaya çalışmayıp, hakkın kabulü ve yayılışına engel olmak isteyen ve gücünün yettiğine baskı yapan hak düşmanlarının kovulması ve her türlü engelin kaldırılması ile, sağlam kalp ve dosdoğru düşünen bir akıl için belirlenm iş en güzel nizamı, yani Islâm'ı hâkim kılmaktır. Cihad, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in yaşayıp tebliğ ettiği Islâm'a yapışarak Allah yolunda kendini ve. malını feda etmiş, orta yolu seçmiş, aşırılıktan sakınmış ilâh olarak Allah'ı ve onun hâkimiyetini tanımış, Islâm'ı bütün dinlerin üstünde ve tamamlanmış tek din kabul ederek bu dini müdafaa ve yaşanılır kılmak için çalışmak demektir. Bunun için Islâm'da mutlak surette, öldürme, intikam, din değiştirmeye zorlama yoktur. Düşmanı yenmek, onun kuvvet ve gücünü bertaraf edip, dinde serbest olarak Allah'ın hükmüne tabi tutmaktır ki, işte Allah'ın adını yüceltmek için yapılan cihad şekillerinden birisi de budur.

Cihad, ne bir savunma savaşı ne düşmana saldırıda bulunup onu imha etme savaşıdır. Kıtal ve kan dökme değildir. Yahut bir üstünlük ve egemenlik kurarak insanları boyunduru k altına alma savaşı da değildir.

Insanlarl a mücadele ve insanlar arası savaş ilişkilerini anlatan pek çok kelime varken, Islâm bu kelimeler i cihad kavramı yerine kullanmadı. Meselâ, harp, kıtal, ezâ kelimeler i cihad kelimesin in yerini tutmamakt adır. Islâm niçin eskiden Araplar'ın kullandığı harp vb. gibi kelimeler i almadı da yepyeni bir ifade olan cihad tabirini aldı. Bunun birinci sebebi, harp tabiri şahsi menfaatle r, polemik oyunlar için ateşi sönmeyen, yangını çağlar boyu milletler in, kabileler in içinden çıkmayan kıtal anlamında kullanılmıştır. Harplerde genellikl e, kişisel ve toplumsal kinler hâkim olmuştur. Harplerde fikir endişesi, bir akîdeyi galip kılma çabası göze çarpmaz.

 
Kuranda cihad

http://meal.ihya.org/kurandan-ayetler/kuranda-gecen-cihad-ile-ilgili-ayetler.html
Güzel Kurani kerimimiz de geçen cihad ile ilgili ayetler. Kuranda geçen cihad ile ilgili ayetler tarafmizc a seçilip otomatik listelenm ekte.

Kuranda cihad ile alakali tahmini 60 ayet geçiyor
2:190 -  Size savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda bulunmayın. Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanla rı sevmez.
 
2:194 -  Hürmetli ay hürmetli aya ve bütün hürmetler birbirine karşılıktır. O halde kim size saldırdıysa, siz de ona yaptığı saldırının aynıyle saldırın da ileri gitmeye Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, takva sahipleri yle beraberdi r.
 
2:216 -  Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversini z, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsin iz.
 
2:218 -  Şüphesiz ki iman edenlere, Allah yolunda hicret edip, cihad edenlere gelince, işte onlar, Allah'ın rahmetini umarlar. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
 
2:246 -  Baksana, İsrail oğullarının Musa'dan sonra ileri gelenleri ne! Hani onlar, bir peygamber lerine: "Bize bir kumandan gönder de Allah yolunda savaşalım..." dediler. O da: "Size savaş farz kılınırsa, acaba yapmamazlık eder misiniz?" dedi. Onlar: "Bize ne oldu da yurtlarımızdan çıkarıldığımız ve çocuklarımızdan ayrıldığımız halde Allah yolunda savaşmayalım?" dediler. Bunun üzerine savaş kendileri ne farz kılınınca da onlardan pek azı hariç, yüz çevirdiler. Ama Allah, o zalimleri bilir.
 
3:157 -  Eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah'ın bağışlaması ve rahmeti, (sizin için) onların topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır.
 
3:195 -  Rableri onlara şu karşılığı verdi: "Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden, hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirini zdensiniz . Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet edilenler, savaşanlar ve öldürülenler... Onların günahlarını elbette örteceğim ve Allah katından bir mükafat olmak üzere, onları altından ırmaklar akan cennetler e de koyacağım. En güzel mükafat Allah katındadır".
 
3:200 -  Ey iman edenler! Sabredin, düşmanlarınıza karşı sebat gösterin, nöbet bekleşin, Allah'dan gereğince korkun ki, kurtuluşa eresiniz.
 
4:71 -  Ey iman edenler! Düşmana karşı her türlü savunma tedbirini zi alınız. Onlara karşı ya küçük birlikler halinde hareket ediniz veya topyekün seferber olunuz.
 
4:74 -  O halde geçici dünya hayatını, ebedî ahiret hayatı karşılığında satacak olanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Her kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarın pek büyük bir mükafat vereceğiz.
 
4:75 -  Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zâlim olan memlekett en çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
 
4:76 -  İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarl arına karşı savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır.
 
4:77 -  Kendileri ne, "Elleriniz i savaştan çekin, namazı kılın, zekatı verin" denilenle ri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir kısmı insanlard an, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve "Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Ne olurdu bize azıcık bir müddet daha tanımış olsaydın da biraz daha yaşasaydık?" derler. Onlara de ki: "Dünya zevki ne de olsa azdır, ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan için daha hayırlıdır ve size kıl kadar haksızlık edilmez."
 
4:84 -  (Ey Muhammed) Allah yolunda savaş! Sen ancak kendi yaptığından sorumlusu n. Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kırar. Hiç şüphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezası daha çetindir.
 
4:89 -  Onlar, küfür işledikleri gibi, sizin de küfür işleyip kendileri yle bir olmanızı arzu ettiler. Onun için, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin . Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün; Onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinmeyin .
 
4:95 -  Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlar la Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar . Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyl e, oturanlar dan üstün kıldı. Allah onların hepsine de cenneti vaad etmiştir. Bununla beraber Allah mücahitlere, oturanların üzerinde büyük bir ecir vermiştir.
 
4:101 -  Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.
 
4:102 -  Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunl ar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
 
4:104 -  Düşman topluluğunu takip etmede gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsa nız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz Allah'tan onların ümit edemeyece kleri şeyleri umuyorsun uz. Kuşkusuz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir .
 
8:15 -  Ey iman edenler! Toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arkalarınızı dönmeyin (kaçmayın).
 
8:16 -  Böyle bir günde her kim onlara, tekrar dönüp çarpışmak için geri çekilmek veya diğer bir safta yeniden mevzilenm ek hâlleri dışında, arkasını dönerse, muhakkak Allah'dan bir gazaba uğramış olur ve varacağı yer cehennemd ir, orası da ne kötü bir akıbettir.
 
8:39 -  Ortalıkta fitne kalmayıp, din tamamıyla Allah'ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse muhakkak ki, Allah yaptıklarını görür.
 
8:45 -  Ey iman edenler, bir düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çokça zikredin ki, kurtuluşa eresiniz.
 
8:60 -  Siz de gücünüzün yettiği kadar onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktiri n ve cihad için atlar hazırlayın ki, onlarla hem Allah'ın düşmanlarını, hem de kendi düşmanlarınızı, ayrıca Allah'ın bilip de sizin bilmediğiniz daha başkalarını korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız onun sevabı size eksiksiz ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.
 
8:65 -  Ey Peygamber! Müminleri cihada teşvik eyle. Eğer sizden sabredece k yirmi kişi olursa ikiyüze galip gelirler ve eğer sizden yüz kişi olursa kâfirlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar hakkı ve akıbeti düşünmeyen anlayışsız bir kavimdirl er.
 
8:66 -  Şimdi Allah sizden yükü hafiflett i ve sizde bir zaaf olduğunu bildi. O halde sizden sabredece k yüz kişi olursa ikiyüz düşmana galip gelirler, sizden bin kişi olursa Allah'ın izniyle ikibin düşmana galip gelirler. Allah sabredenl erle beraberdi r.
 
8:67 -  Hiçbir peygamber in, yeryüzünde ağır basmadıkça (kesin zafere ulaşıp üstün gelmedikçe) esirleri olması layık değildir. Siz dünya malını istersini z, oysa Allah ahireti kazanmanızı murad eder. Allah azizdir, hakimdir.
 
9:14 -  Onlarla savaşın ki Allah, sizin elleriniz le onların cezasını versin ve ...onları rezil ve rüsvay etsin, yardımıyla sizi onlara muzaffer kılsın. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandırsın.
 
9:16 -  Yoksa siz hep kendi halinize terk olunacağınızı mı sandınız? Allah'ın, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan, Resulü'nden, müminlerden başka kimseye sığınmayan ve başkaca sığınacak bir yer aramayanl arı görmediğini mi (zannediyo rsunuz)? Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
 
9:19 -  Siz hacılara su dağıtma ve Mescid-i Haram'ı imar etme işiyle Allah'a ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptığı işi bir mi tutuyorsu nuz? Bunlar Allah katında eşit olamazlar . Allah zalimler topluluğuna hidayet ihsan etmez.
 
9:20 -  İman edip de hicret edip, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katında en büyük dereceye sahiptirl er. İşte bunlar murada ermiş olan mutlu kullardır.
 
9:24 -  Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez.
 
9:25 -  İnkâr kabul etmez bir durumdur ki, Allah size birçok yerde yardım etti. Özellikle Huneyn Günü ki, o gün kendi çokluğunuz size güven vermişti de o gün size onun bir faydası olmamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen başınıza dar gelmişti. Sonra da bozguna uğrayarak gerisin geri dönüp kaçmaya başlamıştınız.
 
9:26 -  Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetin i (kalplere huzur veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediğiniz ordular indirdi de kendisini tanımayan kâfirleri azaba uğrattı. Ve o kâfirlerin cezası işte budur.
 
9:29 -  Kendileri ne kitap verilenle rden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekle ri hale gelinceye kadar savaş yapın.
 
9:38 -  Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çıkın." denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki ahiretin yanında ancak pek az birşeydir.
 
9:39 -  Eğer topluca savaşa katılmazsanız, O sizi acı bir azaba uğratır ve yerinize başka bir kavmi getirir ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsi niz. Allah'ın herşeye gücü yeter.
 
9:41 -  Ey müminler! İster hafif techizatl a, ister ağırlıklı olarak seferber olun ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseni z böylesi sizin için daha hayırlıdır.
 
9:42 -  Eğer o sefer, yakın bir ganimet ve kolay bir sefer olsaydı mutlaka peşine düşer gelirlerd i. Fakat o meşakkatli yolculuk kendileri ne uzun bir sefer geldi. Bununla beraber, "Bizim de gücümüz yetseydi, sizinle beraber elbette sefere çıkardık." diyerek Allah'a yemin edecekler, nefisleri ni helake sürükleyecekler. Allah biliyor ki, onlar iyice yalancıdırlar.
 
9:46 -  Eğer sizinle beraber cihada çıkmak isteseler di, elbette onunla ilgili olarak bir takım hazırlıklar yaparlardı. Fakat Allah davranmal arını istemedi de onları yoldan alıkoydu ve (kendileri ne): "oturun oturanlar la beraber" denildi.
 
9:47 -  Eğer içinizde sizinle beraber cihada çıkmış olsalardı, bozguncul uk etmekten başka şeye yaramayac aklardı ve aranıza fitne sokmak için uğraşacaklardı. İçinizde onların laflarına kanacakla r da vardı. Allah, o zalimleri iyi bilir.
 
22:39 -  Kendileri ne savaş açılan kimselere (kâfirlere karşı koymak için) izin verildi. Çünkü onlar zulme uğradılar. Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya kadirdir.
 
22:40 -  Onlar "Rabbimiz Allah'tır" demelerin den başka bir sebep olmaksızın haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah insanların bir kısmını bir kısmı ile defetmese ydi manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adı çok anılan mescidler elbette yıkılırdı. Şüphesiz Allah kendi (dini) ne yardım edene yardım edecektir . Şüphesiz Allah çok güçlüdür, çok izetlidir (her şeye galiptir).
 
22:78 -  Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin. Sizi o seçmiş, babanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kur'ân'da, Peygamber in size şahid olması, sizin de insanlara şahid olmanız için, size müslüman adını veren O'dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah'a sarılın. O sizin sahibiniz dir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!
 
29:69 -  Ama bizim yolumuzda cihad edenleri, elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok ki Allah iyi davrananl arla beraberdi r.
 
47:4 -  Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirini zle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerin i asla boşa çıkarmaz.
 
47:7 -  Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.
 
47:20 -  İman edenler: "Keşke cihad hakkında bir sûre indirilse ." derlerdi. Ama hükmü açık bir sûre indirilip de, içerisinde savaş zikredili nce kalplerin de hastalık olanların ölüm korkusuyl a baygınlık geçiren bir kimsenin bakışı gibi sana baktığını görürsün. Oysa onlar için ölüm yaşamaktan daha uygundur.
 
47:35 -  Sakın gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdi r. O sizin amellerin izi eksiltmey ecektir.
 
48:16 -  A'rabilerin geri bırakılmış olanlarına de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
 
48:17 -  Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. Bununla beraber kim Allah'a ve peygamber ine itâat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetler e sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.
 
48:22 -  Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazla rdı.
 
48:25 -  Onlar inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram'ı ziyaretin izi ve bekletile n kurbanların yerlerine ulaşmasını men edenlerdi r. Eğer kendileri ni henüz tanımadığınız mümin erkeklerl e, mümin kadınları bilmeyere k ezmek suretiyle bir vebalin altında kalmanız ihtimali olmasaydı, Allah savaşı önlemezdi. Diledikle rine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirind en ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba çarptırırdık.
 
49:9 -  Eğer müminlerden iki grup birbirler iyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananl arı sever.
 
60:8 -  Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmak tan men etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever.
 
60:9 -  Allah sizi, ancak sizinle din hakkında savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için yardım eden kimselere dost olmaktan men eder. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.
 
60:11 -  Eğer eşlerinizden biri, sizden kâfirlere kaçar da siz de savaşta galip durumda olursanız, eşleri gitmiş olanlara ganimette n, harcadıkları kadar verin. İnandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının.
 
61:4 -  Allah, kendi yolunda kenetlenm iş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever.
 
61:11 -  Allah'a ve Resulüne inanırsınız, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda savaşırsınız. Eğer bilirseni z sizin için en iyisi budur.
 
66:9 -  Ey Peygamber! Kâfirler ve münafıklarla savaş, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemd ir. O gidilecek yer, ne de kötüdür!


İSLAM DİNİNİN ÖZETİ

NAKŞİBENDİ ŞEYHİ OSMAN BEDRETTİN ERZURUMİ K.S

İSLAMİYET 3 şeyden ibarettir
1- İMAN Kalp ile tasdiktir
2- İSLAM azaların ibadetidi r
3- İHSAN Masivadan Allah c.c
Tealanın dışındaki herşeyden yüz çevirip onunla olmaktır

AMEL AZ FAKAT DEVAMLI OLMALIDIR

Günde 15 cüz okuyup sonra tümden terketmek tense
Günde 1 cüz okuyup hergün okumak daha evladır
" Allah katında amellerin en sevimlisi azda olsa
devamlı olanıdır " Hadis-i şerif Buhari-Müslimi

ARİF KİŞİNİN ÖZELLLİKLERİ

1- Allahın adını andıklarında onun ismini
yücelterek anarlar
2- Kendi nefisleri nden bahsettik lerinde
hakir ve zelillikl e bahsederl er
3- Allahın kainattak i ayetlerin i görünce ibret alırlar
4- Bir günah veya şehevi bir şey
yapmaya niyetlend iklerinde ( Allahtan korkup )
geri çekilirler
5- Allahın affını hatırladıklarında sevinirle r
6- günahlarını hatırlayınca istiğfar ederler

DUANIN EDEPLERİ

1- Kıymetli zaman ve mekanları gözetmek
( Kadir gecesi veya Cuma gecesi v.s )
2- Kıbleye yönelerek kolları kaldırarak dua etmek
3- Gizli ve kendi duyacağı bir sesle dua etmek
4- Yapmacık sözlerden kaçınıp samimi ve ihlasla dua etmek
Duayı huşu ve huzur içinde kabulüne inanarak yapmak
5- Duada tekrar tekrar isteyerek ısrarcı olmak
6- Duaya Allahın adını anarak
hamd-ü sena ve Resulüne salavat ile başlamak

CİHAD BÖLÜMÜ İÇİN ALTTAKİ LİNKİ TIKLAYINI Z

http://hadis.ihya.org/kutubusitte/fasil/18-syf1.html

Cihad Ve Mücahidlerin Faziletle ri (24)
Cihada Müteallik Hadisler (10)
Cihada Niyette Sıdk Ve İhlas (4)
Cihadın Vacip Oluşu Ve Cihada Teşvik Edici Hadisler (7)
Cihad`ın Adabı (8)
Cizye Ve Cizye İle İlgili Hükümler (9)
Eman Ve Sulh (15)
Ganimetle r Ve Fey (48)
Kıtal Ve Gazve Ahkamı (22)
Şehadet Hakkında (7)
Şehadet Ve Şehidin Fazileti (16)

--------------------------------------------------------------------------------

CİHAD BÖLÜMÜ faslinda 17 sayfada 170 kayitli hadis var

« geri 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17    ileri »

  Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Cihad Ve Mücahidlerin Faziletle ri
Ravi : Osman
Hadis : Resululla h (sav)`ı dinledim şöyle diyordu: "Allah yolunda bir günlük ribat, diğer menziller de (Allah yolunda geçirilen) bir günden daha hayırlıdır."
HadisNo : 986

 
  Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Cihad Ve Mücahidlerin Faziletle ri
Ravi : Fadale İbnu Ubeyd
Hadis : Her ölenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda ölen murabıt müstesna. Çünkü onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ayrıca o, kabir azabına da uğratılmaz. (Tirmizi`nin rivayetin de şu ziyade mevcuttur: "Gerçek mücahid, nefsiyle cihad edendir.")
HadisNo : 987

 
  Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Cihad Ve Mücahidlerin Faziletle ri
Ravi : Fadale İbnu Ubeyd
Hadis : Her ölenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda ölen murabıt müstesna. Çünkü onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ayrıca o, kabir azabına da uğratılmaz. (Tirmizi`nin rivayetin de şu ziyade mevcuttur: "Gerçek mücahid, nefsiyle cihad edendir.")
HadisNo : 988

 
  Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Cihad Ve Mücahidlerin Faziletle ri
Ravi : Enes
Hadis : Resululla h (sav) buyurdula r ki: "Öğleden evvel veya öğleden sonra bir kerecik Allah yolunda yola çıkış, dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır."
HadisNo : 989

 
  Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Cihad Ve Mücahidlerin Faziletle ri
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resululla h (sav) buyurdula r ki: "(Müslüman erkeklerd en) kim, Allah yolunda, ila-yı kelunetul-lah için, devenin iki sağımı arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet kendisine vacib olur."
HadisNo : 990

 
  Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Cihad Ve Mücahidlerin Faziletle ri
Ravi : Muaz İbnu Cebel
Hadis : İçinden samimi şekilde Allah yolunda cihad yapmayı temenni eden bir kimse, bilahare ölse de, öldürülse de şehid sevabı kazanır. Kim de Allah yolunda yara alsa veya Allah yolunda -düşmanın sebep olmadığı- bir musibetle bile yaralansa bu yara, kıyamet günü, en büyük hali içinde rengi zaferin renginde, kokusu da misk kokusunda olarak gelir. Kimin vücudunda, Allah yolunda iken çıkan, iltihab gibi bir yara açılacak olsa bu da onun için şehidlik mührü olur.
HadisNo : 991

 
  Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Cihad Ve Mücahidlerin Faziletle ri
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resululla h (sav) buyurdula r ki: "Allah yolunda yaralanan hiçbir yaralı yoktur ki, kıyamet günü, yarası kanıyor olarak gelmiş olmasın, bu kanın rengi kan renginde, kokusu da misk kokusunda dır."
HadisNo : 992

 
  Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Cihad Ve Mücahidlerin Faziletle ri
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resululla h (sav) buyurdula r ki: "Allah Teala Hazretler i, Allah rızası için yola çıkan kimse hakkında: "Bu kulum, benim yolumda cihad etmek üzere bana inanarak peygamber lerimi tasdik ederek yola çıkmıştır, artık onu ya cennetime koymak yahut da ücret veya ganimet elde etmiş olarak, çıkmış olduğu meskenine geri çevirmek hususunda garanti veriyorum" diyerek te`minat verir. Muhammed`in nefsini kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal`e yemin olsun ki, Allah yolunda yaralanmış hiçbir yaralı yoktur ki, kıyamet günü, yaralandığı ilk günkü manzarasıyla gelmiş olmasın: (Yarası taze) kan renginde, kokusu da misk kokusunda olarak. Muhammed`in nefsini kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal`e yemin ediyorum ki, Müslümanlar`a meşakkat vermeyece k olsam, Allah yolunda gazveye çıkan hiçbir seriyyede n asla geri kalmazdım. Ancak onları hayvana bindirece k imkan bulamıyorum. Onlar da beni takibe imkan bulamıyorlar. Benden geri kalmak da onlara zor geliyor. Muhammed`in nefsi kudret elinde olan Zat-ı Zülcelal`e kasem olsun, Allah yolunda gazaya çıkıp öldürülmeyi, sonra tekrar hayat bulup gazada tekrar öldürülmeyi, sonra tekrar gazaya çıkıp öldürülmeyi ne kadar isterim!"
HadisNo : 993

 
  Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Cihad Ve Mücahidlerin Faziletle ri
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resululla h (sav)`dan bir gün sordular: "Ey Allah`ın Resulü! Allah yolunda yapılan cihada hangi amel denk olur?" "(Başka bir amelle)" dedi, "ona güç getiremez siniz!" Soruyu soranlar ikinci ve hatta üçüncü sefer tekrar sordular. Resululla h her seferinde aynı cevabı verip: "(Bir başka amelle)" ona güç getiremez siniz!" dedi ve sonra şunu ilave etti: "Allah yolundaki mücahidin misali gündüzleri ve geceleri hiç ara vermeden oruç tutup, namaz kılan, Allah`ın ayetlerin e de itaatkar olan ve Allah yolundaki mücahide cihaddan dönünceye kadar namaz ve oruçtan hiç gevşemeyen kimse gibidir."
HadisNo : 994

 
  Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Cihad Ve Mücahidlerin Faziletle ri
Ravi : Ebu Said
Hadis : Resululla h (sav)`a: "Ey Allah`ın Resulü! İnsanların en efdali kimdir?" diye soruldu. Şu cevabı verdi: "Allah yolunda malıyla canıyla cihad eden mü`min kişi!" "Sonra kim?" diye tekrar soruldu. Bu sefer: "Tenhalard an bir tenhaya Allah korkusuyl a çekilip, insanları şerrinden bırakan kimsedir" diye cevap verdi.
HadisNo : 995