ISLAMGREEN34 NEW WORLD

SANAL ALEM ANEKTODLARI 1. BÖLÜM => 3 - SANAL ALEM - SANAL ALEM VE MÜSLÜMAN GENÇLİK İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 1. BÖLÜM => Konuyu başlatan: admin üzerinde Ocak 14, 2010, 04:43:05 ÖS



Konu Başlığı: SANAL ALEM - BAZI SOHBET CHAT SİTELERİNDE İKİNCİ EŞ ARAYIŞI - KONU İÇİN TIKLAYIN
Gönderen: admin üzerinde Ocak 14, 2010, 04:43:05 ÖS
SANAL ALEM - SANAL ALEM VE BAZI SOHBET CHAT SİTELERİNDE
İKİNCİ EŞ ARAYIŞI
VE KUMALIK MÜESSESESİNİN İSLAMİ HÜKMÜ
KONU İÇİN LÜTFEN ALTTAKİ LİNKİ TIKLAYINI Z

http://www.islam-green34.com/index.php?topic=753.0
SANAL ALEM - SANAL ALEM VE BAZI SOHBET CHAT SİTELERİNDE
KUMA VE EŞ SEÇİMİ
İSLAMİ BAZDAKİ MEŞRU VE ŞER-İ ÇOK EŞLİ EVLİLİK KAVRAMI

Allah c.c Sanal alem ve sohbet Chat sitelerin de
islami tebliğ için yazışan kardeşlerimizden razı olsun
islami tebliğ için islami sitelerde görev yapanların
ebeden ve daimen yardımcısı olsun
başarılarının devamını nasip eylesin inşallah
sanal alem ve bazı sohbet chat sitelerin e
giren bazı erkekleri n bu tür yerleri ikinci bir eş
bulmak için kullandıklarını görnekteyiz
böyle erkekleri n gerçek niyet ve amaçlarını
ilk etapta bayanlard an gizli tuttuklarını
önce dini konular yazarak bazı bayanların
karşısında islami konulara vakıf
müslüman bir erkek imajı oluşturduklarını
bayanların dini ve imani duygularını
sömürerek bayanları etkiledik lerini
daha sonra özellerde veya msn lerde
bayanları kendileri ne bağımlı hale getirdikl erini
biliyoruz
ve bu diyaloğu dini sohbet boyutunda n çıkararak
bayanları kendileri ne aşık ettikleri ni
ve " seni seviyorum " diyerek
bu dini konu ile başlayan diyalogla rını
aşk boyutuna çevirdiklerini biliyoruz
eğer karşıdaki bayan bekar ise 
" ikinci eşim olurmusun " teklifind e
bulundukl arını
eğer karşıdaki bayan evli ise
eşinden boşanmaya zorladıklarını
ve bayan bunu yapamazsa
bayanları suçlayarak
başka bir bayan ile
yazışmaya devam ettikleri ni
ve bayanların psikoloji k ve manevi yapılarına
bu şekilde zarar verdikler ini biliyoruz
bazı islami sohbet ve chat kanallarını
bu şekilde bir diyalog için kullanmak
islami realite ile bağdaşmamaktadır
ve bazı erkekleri n gerçek niyet ve amaçlarını
gizleyere k bu şekilde farklı bir amaç için
bayanlarl a yazışmaya çalışmasıda
ve bu amaç için yazışırken
islami konularıda ayet ve hadisleri de
bu amaçları için malzeme olarak kullanmal arıda
islami realiteye uygun değildir
gerçek müslüman nefsi-emaresine hakim olan müslümandır
dini içerikli sohbet için açılan bazı islami sohbet chat sitelerin i
kuma bulmak için kullanmam alıdır
amacı evlilik ise evlilikle ilgili formatta hazırlanmış olan
resmi internet evlilik web sitelerin i kullanmalıdırlar
KUMA terimi İslami literatürün temelinde olan bir kavram değildir
sonradan oluşturulmuş bir kavramdır
Kuma terimi evli ve resmi nikahlı olan birinci eşin
dışında kalan
imam nikahlı olarak ve resmi bir dayanak olmadan
istisnala r dışında cinsellik baz alınarak
genel olarak zevk amaçlı kullanılmak üzere evlenilen
ikinci eşe verilen isimdir
bu adet bu uygulanan şekliyle islami literatürün
temelinde olmayan
bazı coğrafi bölgelerdeki örf adet gelenek görenek
töre gibi İslami Realite dışında kalan
bir adettir
İslamda bunun yerinin olmamasının çok farklı
gerekçeleri vardır
islamda evlilik yapılan her iki eşede aynı statünün
aynı hukuki hakların
kazandırılması gerekmekt edir
fakat KUMA olayında birinci eş asıl eştir
ve resmi nikahlı oluşu dolayısıyla
tüm hukuki hakları bünyesinde toplar
KUMA adı verilen ikinci eşin ise
resmi nikahı olmadığı için
hukuki hakları yoktur
dolayısıyla bu şekilde eşlerin aynı hukuki
haklara sahip olamaması
farklı statü
ve haklara sahip olarak eşitlik
adalet ve hakkaniye tin bozulmasıyla
İslami Realiteye aykırı bir durum söz konusudur
bilindiği gibi KUMA lar genel olarak belirli bir coğrafyada
para karşılığı küçük yaşlarda ailesi tarafından
ahırdaki hayvan misali
satılan genç kızlara verilen isim olarak literatüre geçmiştir
ve bu genç kızların evlilikle ilgili rızaları alınmadığından
islami Realiteye bu yönüylede aykırıdır
ve bu genç kızlar zorlama ile evlendiri ldiklerin den dolayı
mutlu olmaları mümkün değildir
böyle bir durumda evlendiri len bir genç kız ile evlenen bu tür bir erkek
bu kızdan belirli bir süreliğine hevesini aldıktan sonra
üçüncü bir kız satın almaktadır
bu islami realiteye aykırı olan ve fuhşiyatı dinsel temellere
oturtma eylemine benzeyen adet ve geleneğin
bu coğrafi bölgeye
Arap Yarımadasından Vehhabi mezhebi
veya Şia mezhebini n bozuk bir kolu tarafından
sokulduğu sanılmaktadır
bu tür fiiliyat hem kanuna ve insan haklarına
hemde ahlaka ve islam dinine aykırı bir fiiliyattır
bu KUMA hadisesin e direnerek evinden kaçan kızlarda
töre gereği genel olarak vurularak öldürülmektedirler 
bu coğrafi bölgede görülen ve Din-i islama aykırı fiiliyatl arın
yoğunlaştırılması Osmanlı Devletini ve Din-i İslamı
yıkma planlarının içinde yer alan
ve yabancı güçlerce bu coğrafi bölgedeki insanlara
bazı cemaatler in bozuk kollarıyla 
şırınga edilen dinsizlik zehirleri dir
Dolayısıyla bu coğrafi bölge insanına islam dininin
anlatılması Osmanlı Devletini ve Din-i islamı yıkmak isteyenle rce
engellenm iş ve kültürsüz ve cahil bırakılmışlardır
bunun faturasınıda KUMA fiiliyatıyla
bölgenin zavallı müslüman genç kızları ruh ve bedenleri yle
ödemektedirler 
Batı-kent hayatına has bir kavram olmayan KUMA kavramı
doğu-kırsal kesim kültürüne has bir kavram olarak
literatürde yerini almıştır
Batı-kent hayatında bu KUMA kavramının
farklı bir versiyonu
İslami Realite şartlarının dışında " METRES "
kavramı olarak karşımıza çıkmaktadır
bu şekliylede İslami Realiteye aykırıdır   
ve Kuran-Kerim Nisa suresi 3. ayet-i kerimesin de
ve hadis-i şerif Kütüb-i sitte Sünnet-i seniyyede
İcma ve Kıyas'ta ikinci veya üçüncü eş'le evlilik ile
ilgili konularda belirtile n meşru ve şer-i şartlar izah edilmiştir
bir müslüman erkek
eğer sadece nefs-i emaresine hakim olamadığı için
zevk ve cinsellik için ikinci eşle evliliği düşünüyorsa
islami eğitim-kültür-ahlak-iman ve takva seviyesi
nefs-i emare ile baş edemeyece k kadar güçsüz demektir
böyle güçsüz bir cüzzi iradeye sahip olan 
bu erkek evlendiği ikinci bayan ile ilk evlendiği birinci
bayan arasında
hakkaniye t ve adalet ölçüsünü koruyamay acağından dolayı
ikinci ve birinci bayanı mutsuz edebileceğinden dolayı
bu iki eşli evliliği islami realiteye uygun değildir
çünkü bu ikinci eş ile evliliğin ilk şartı
evlendiği eşler arasındaki hakkaniye t ve adalet ölçüsünü
sağlayabilecek cüzzi iradeye sahip olabilmes idir
nefs-i emaresine sahip olamayan bir müslümanda
bu hakkaniye t ve adalet duygusu güçsüz demektir
İslamiyetin iki eşlilikle ilgili
müslüman erkeklere verdiği Hak ölçüsünün
sınırları ve kıstasları bellidir
bu sınırlar ve kıstasların kapsadığı alan çok geniştir
fakat günümüzde bu Hak ölçüsü istisnala r dışında
cinsellik ve zevk için kullanılmaktadır
Bu Hak ölçüsünün konuluşunun amacı zevk ve cinsellik 
değildir
Kuran-ı Kerim nisa suresi 3. ayet-i kerimesin de
müslüman erkeklere bu konuda Hak verilmiştir
ama ayet-i kerimede bu hakkın zevk ve cinsellli k için verildiğine dair
bir emare mevcut olmadığı gibi
ayet-i kerimenin devamında özelllikle
hakkaniye t ve adalet konusunda n bahsedile rek
bunun belli kıstaslara dayandığıda açıklanmıştır
Kuran-ı Kerim ve islami Realiteyi oluşturan
hadis İcma ve Kıyas'ın müslüman erkeğe
iki hanımla evlenmesi sadece ruhsat bazında bir Hak'tır
ancak tavsiye edilen tek eşliliktir
dolayısıyla çok eşlilik bir ruhsattır
emir değildir
ve bu ruhsatında gerekçeleri
ve meşru ve şerri kıstasları vardır
ancak bu ruhsat bazındaki hükmün
bazı fakih ve fukahaların detaysız kıstas
ve gerekçelerle açıklamaları
islamın emirleri ile özdeşleştirilmesine
çok eşliliğin islamın bir şart ve gereğiymiş gibi
algılanmasına yol açmıştır
ruhsat bazındaki hükmün
islamın emirleriy le
karıştırılmaması  gerekmekt edir
karıştırılırsa o takdirde
Kuran-ı kerimin ve hadis-i şeriflerin
tek eşliliği tavsiyesi ile hükm-i ilahinin
tecellisi farklı algılanmaktadır
İslami Realitede iki eşlilik yerine
tek eşliliğin tavsiye edilmesin in
gerekçeside

Nisa suresi
129. ayette izah edilmekte dir
Nisa suresi 129 - Kadınlarınız arasında
her yönden adaletli davranmay a
ne kadar uğraşsanız buna güç yetiremez siniz.
Bari birisine tamamen kapılıp da
diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın.
Eğer arayı düzeltir ve haksızlıktan korunursa nız
şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyic idir.
buyurular ak tek eşliliğin gerekçesi açıklanmaktadır
bu konu çok detaylı bir konudur
tefsir kütüb-i sitte icma ve kıyas bütünlüğünde
islami hükme varılabilecek detaylı bir konudur
Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in
evlilikle rini incelediğimizde
Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in evlilikle rinin
hiç birisi kesinlikl e zevk ve cinselliğe dayalı bir amaçla
yapılan evlilikle r olmadığı apaçık ortadadır
Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz i örnek almalıyız
Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz gençliğinin
en hızlı çağlarında tek eşliydi
ve orta yaş sınırı içindeykende 40 yaşındaykende tek eşliydi
ve ikinci evliliği ancak ilk eşi mübarek Hz.Hatice r.a Annemizin
rızasıyla gerçekleşti
ve her evliliğinin cinsellik ve zevk dışında çok farklı kıstaslar
ve gerekçelere dayandığıda açıklanan hususlard andır
Hz.Ali r.a eşi Hz.Fatma r.a ile evliyken ikinci bir eş almak istemiştir
ve Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz e bu isteğini
bildirdiğinde Peygamber imiz Hz.Ali r.a ye
böyle bir istek ile bir daha karşısına gelmemesi ni   
bildirere k azarlamıştır
ve ikinci bir eş ile evliliğini men etmiştir
Yine Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v
Efendimiz in bu konudaki ikinci eş ile evlenmeyi
men etmesinin bir başka tezahürüde
Hz.Osman r.a ın evlilikle rindeki hadisedir
Hz.Osman r.a ilk evliliğini Peygamber imiz
Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in kızı Hz.Rukiye r.a ile
yapmıştır ve ikinci eş ile evlenmemiştir
ve ikinci evliliğini yaparkend e
birinci eşi Hz.Rukiyy e r.a vefatı dolayısıyla
ikinci evliliğini yapmıştır
yine Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in
kızı Hz.Ümmü Gülsüm r.a ile yaptığı bu evlilikte n sonrada
ikinci bir eş ile evlenmemiştir
bunun gerekçeside
Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in
Hz.Osman r.a ı ikinci bir eş ile evliliğini
men etmesinde n dolayıdır
ve ikinci bir eş ile evlenmeme k şartı ve sözü ile
kızlarını Hz.Osman r.a ile evlendirm iştir
dolayısıyla çok eşlilik kavramı Peygamber imiz
Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in ön görmediği
bir evlilik şekli olduğu ve kesinlikl e tavsiye etmediği
aksine tek eşliliği tavsiye ettiği bilinmekt edir
burada önemli bir başka hususta
İslami Realitede
ve Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v
Efendimiz in asr-ı saadet dönemindeki
tek eşlilik ve çok eşlilik kavramıyla
KUMA kavramının birbirine karıştırılmasıdır
çok eşlilik tavsiye edilmesed e
İslami literatürde yer alan bir kavramdır
fakat KUMA kavramının bu islami literatürdeki
çok eşlilik kavramıyla ilgisi alakası yoktur
KUMA kavramı sadece belirli bir coğrafyayı kapsayan
ve tüm müslüman coğrafyada yer almayan
İslami Realiteye aykırı bazdaki adet
örf gelenek görenek ve töre kapsamında olan bir hadisedir
kısacası islami literatür veya İslami Realitede KUMA kavramı yoktur
ve KUMA kavramı bu coğrafi bölgede uygulanan şekliyle
islam dışı bir eylemdir ve asla dinimizde yeri yoktur
Nisa suresi 3. ayet-i kerimede bahsi geçen
bu ikinci eş üçüncü eş kavramıyla
KUMA kavramının ilişkisi yoktur
bazı coğrafi bölgelerde İslami Realiteye aykırı
örf adet gelenek görenek veya töre kavramlarıyla
islami kavramların karıştırılmaması
ve islamiyet e aykırı örf adet ve gelenekle rin
dinimizde yerinin olmadığından terk edilmesi gerekmekt edir
ayrıca blilinmes i gerekirki islam alimlerin in geneli istisnala r dışında tek eşlidir
ve istisnai olarak ikinci eşi olan islam alimlerin in
evlilikle ri incelendiğinde
kesinlikl e zevk ve cinsellik baz alınarak yapılan evlilikle r olmadığı
ve çok farklı islami meşru ve şer-i şartlara
dayanan evlilikle r olduğu ortaya çıkmaktadır
ve müslüman erkekler için örnek-baz alınacak evlilikle r
Peygamber imiz H.Muhamme d s.a.v Efendimiz in
evlilikle rindeki şart ve kıstaslar baz alınarak
yapılan evlilikle r olması sünnet-i seniyyeye uygun evlilikle rdir
müslüman erkekleri n örnek alacağı Peygamber imizin
evlilikle rindeki  örnek kıstasların dışında kalan
ve zevk ve cinsellli k baz alınarak yapılan
çok eşli evlilikle r sünnet-i seniyyeye aykırı evlilikle rdir
Bazı Coğrafi bölgelerimizdeki çok eşli evlilikle rin
dayanağı istisnala r dışında
Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz in
evliliği örnek alınarak yapılan evlilikle r olmadığı
sadece zevk ve cinselliğe dayalı çok eşli evlilik olduğu
ve ilk evlenilen birinci eşin kesin rızası alınarak yapılan evlilikle r olmadığı
birinci evlenilen eşin rızasının sorulmadığı
veya ikinci eş ile evliliğe onay verme mecburiye tinde bırakılarak
zorlama ile bunun gerçekleştirildiği
apaçıktır
ve bu tür bazı evlilikle rin
İslami Hak ve ölçü baz alınmaktan daha çok
örf adet gelenek görenek töre veya ananeye dayalı bazda
ve ilk etapta istisnala r dışında zevk ve cinsellik
baz alınarak yapılan 
çok eşli evlilikle r olduğu
apaçıktır
müslümanlar olarak bizler bu dünyaya imtihan için geldik
ve nefs-i emaremizi n teskini tesviye ve tasfiyesi de
bu imtihanın bir parçasıdır
Peygamber imiz Hz.Muhamm ed s.a.v Efendimiz
Cinsellli k ve nefs-i emarenin teskini için
ilk önce sabrı
Allaha güven ve itimatı tevekkülü
Allah c.c ı düşünmeyi tefekkürü duayı namazı ve bilhassa
dini ibadetler den oruç ibadetini tavsiye etmiştir
İslamın Hak ve Ölçüleri
bazı nefs-i emaresine hakim olamayanl arca
desteklen ecek tarzda
detaysız ve yanlışa sürükler tarzda
eksik yorumlama larla açıklanır hale getirilmiştir
çok eşlilik hak ve ölçülerinin konuluşunun gerçek amacı
geri plana atılarak
cinsellik ve zevk için dayanak ve baz oluşturabilecek
şekilde ilişkilendirilmeye başlanılmıştır
islamda iki eşlilik ile ilgili konular için
aşağıdaki listedeki web site linklerin i
tıklayarak metinleri okuyunuz

http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=show_qna&id=3102

PEYGAMBERİMİZİN  EVLİLİKLERİ

Evvela şunu yüzde yüz biliriz ki, bir peygamber in bütün işleri Allah’ın rızasına uygundur. Onların da birer insan olduklarını, Allah’ın izni olmadan onların da her zaman işin doğrusunu bilmeyebi lecekleri ni göstermek hikmetiyl e, bazen yanlış içtihatta bulundukl arı vaki ise de, Allah tarafından derhal düzeltilmiştir. Hz. Muhammed(a.s.m)’in çok evliliğine Allah’ın onay verdiğini gösteren ayetler söz konusudur . Demek ki, bu evlilik Allah’ın izni dairesind e gerçekleşmiştir. Bu ilahî takdire kimin itiraz etmeye hakkı ve haddi vardır?

Hz. Peygamber(a.s.m)’in yirmi beş yaşındayken evlendiği kırk yaşındaki Hz. Hatice’den sonra onun vefatına kadar bir daha evlenmeme si, elli üç yaşından sonra bir çok evlilik yapması, elbette kadınlara karşı düşkünlük eseri olarak değerlendirilemez.  “Hz. Hatice’den çekindiği için evlenmedi” sözü, mesnetsiz bir vehimden ibarettir . Çok evliliğin son derece revaçta olduğu, kadınların bu işe alışık olduğu  bir bölgede Hz. Hatice’yi istisna edecek bir tek delil yoktur. “herhangi bir delilden doğmayan bir ihtimalin ilmî bir değeri yoktur” şeklindeki mantık ilminin bilimsel kuralı gereğince, “çekingenlik” ihtimalin e ihtimal vermek, ilim ve insaf ölçülerinden uzak bir vehimden öteye geçemez.

Böyle bir ihtimal olsaydı, Hz. Aişe için de söz  konusu olurdu. Halbuki çok evlilik Hz. Aişe’den sonra gerçekleşmiştir. Kaldı ki, herkesten ziyade Allah’ın resulüne güvenen ve herkesten önce tereddütsüz iman eden Hz. Hatice’nin onun hiçbir tasarrufu na karşı çıkmayacağı güneş gibi açıktır.

Aşağıdaki ayetlerde bu evlilikle rin ilahî  izne tabi olarak gerçekleştiğini gösteren ifadeler vardır.

“Ey peygamber! Mehirleri ni verdiğin hanımlarını… biz sana helâl kıldık. Bunu diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). Biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan (cariyeler i) hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliyoruz . Bu hükümleri sana bir sıkıntı gelmemesi için bildiriyo ruz. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Ey peygamber! Hanımlarından dilediğini geri bırakır, dilediğini de yanına alabilirs in. (Geçici olarak) kendileri nden uzak durduğun kadınlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda sana bir vebâl yoktur….

Bundan sonra senin için artık başka kadınlarla evlenmen, güzellikleri hoşuna gitse de, onların yerine başka kadınları nikahlama n sana helâl değildir.” (Ahzap, 33/50-52).

Ayette yer alan “Bu hükümleri sana bir sıkıntı gelmemesi için bildiriyo ruz” mealindek i ifade açıkça bu evlilikle rin belli amaçlar doğrultusunda gerçekleştiğini göstermektedir. “sıkıntı” sözcüğü kadınlara düşkünlüğü ifade etmediğini her izan ve vicdan sahibinin teslim edeceği bir hakikatti r. Bunların icraatta belli bir gayeye hizmet etmeye yönelik olduğunu sezmek için fazla bir uğraş vermeye gerek yoktur. O halde bunları sosyal, siyasal, ekonomik ve benzeri gerekçelerle değerlendirmek gerekir. Bunun altında himayeye muhtaç kadınlar, çocuklar olduğu gibi, devletler arası ilişkilerde etkinliği sağlamaya yönelik evlilikle r de vardır. Kureyş kabilesin in reisi Ebu Sufyan’ın kızı Hz. Ümmü Habibe ile evlenmesi, dış siyaset açısından ilgi çekici olduğu gibi, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in kızlarıyla evlenmesi, iç siyaset açısından dikkate değerdir. Hz. Zeynep ile evlenmesi, toplumda var olan evlat edinme statüsünü uygulamalı olarak ortadan kaldırmak gibi önemli bir düzenleme söz konusudur .

Özetle, bu evliliğin hikmetini tam olarak bilmeyebi liriz. Fakat şunu iyi biliriz ki, bu evlilikle r belli hikmetler i barındırmaktadır.  Ve kadınlara düşkünlük unsuru bu hikmetler den biri değildir.

Peygamber Efendimiz in çok evliliğinin yukarıda özetle ifade edilen hikmetler inin yanında en önemli bir hikmeti, Onun evinin okul olmasıdır. O okulun öğrencileri de Müminlerin Anneleri’dir. Çünkü dinin nerdeyse yarıya yakını aile içi, özel hayat ve mahrem konularla ilgilidir . İnsanlığın yarısı da kadındır. Elbette böyle konular adına ve bu kadar insana örnek olmak için birden çok ve farklı özelliklerde talebeler in bulunması gerekiyor . Bu talebeler in de hem kadın olması hem de Ona haram olmaması gerekiyor . İşte bunun yolu da nikahtır.

Cevap 2:

Peygamber imizin eşleri şunlardır.

Hz. Hatice (r); Hz. Sevde binti Zem’a (r); Hz. Aişe (r); Hz. Hafsa binti Ömer (r); Hz. Zeynep binti Huzeyme (r); Hz. Zeyneb binti Cahş (r); Hz. Ümmü Seleme (r); Hz. Ümmü Habîbe (Remle binti Ebî Süfyan) (r); Hz. Cüveyriye binti Hâris (r); Hz. Safiyye binti Huyey (r); Hz. Mâriyetü’l-Kıbtiyye (Ümmü İbrahim) (r); Meymûne binti Hâris (r)

Peygamber imizin evlilikle rini nefsanî ve şehevanî telâkki eden, eski zaman münafıkları gibi, yeni zamanın ehl-i dalaletin e verilen kesin ve susturucu cevap, Üstad Bediüzzaman'ın izahıyla özetle şudur:

Evliliğin iki ana gayesi vardır.. Biri neslin çoğalması, diğeri şehevanî duyguların meşru dairede tatmin edilmesid ir.. Neslin çoğalması evliliğin illeti, yani en öncelikli gayesidir . Nefsanî arzuların tatmini ise o vazifeyi gördürmek için yaratıcı tarafından verilmiş cüzi bir ücrettir. Tıpkı şahsi hayatın devamı için yemeğin içine konulan lezzet gibi.

Gerek tarihî açıdan, gerekse insan yaratılışı açısından Peygamber imizin evlilikle rini incelediğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor.

25 yaşına kadar, gençliğinin en heyecanlı çağında kavmi içinde bekar yaşamış ve hiçbir kadınla ilişkiye girmemiş, iffet sahibi olduğu, dost ve düşmanın ittifakıyla sabit olmuştur. Hatta kavmi ona her yönüyle güvenilen biri olarak "Muhammedül-Emîn" unvanını vermişlerdi.

Oysa içinde bulunduğu toplum, çok kadınla münasebeti normal addediyor du; Buna rağmen o, gerek 25 yaşına kadar ve gerekse daha sonraki hayatında pek çok hem de bakire kızla hayatını birleştirebilirdi. Ancak o, böyle yapmayıp kendisind en 15 yaş büyük, 40 yaşında dul bir kadınla evlenmiştir. Hem de bu evliliği eşi vefat edene kadar tam 25 yıl sürmüştür. Yani elli yaşına kadar tek ve dul bir hanımla yetinmiştir.

Onun evlilikle rinde nefsaniye t olmadığının bir delili de, müşriklerin davasından vazgeçmesi için yaptıkları teklife verdiği cevapta saklıdır.

Müşrikler, amcası Ebu Talip'e gelip, "yeğenin eğer başımıza reis olmak istiyorsa onu reis yapalım veya en güzel kız ve kadınlarımızı ona verelim. Ta ki, bu davadan vazgeçsin." dediler.

Amcası bu teklifi ilettiğinde Efendimiz (a.s.m) şu karşılığı verdi:

"Ey amca! Eğer sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar 'vallahi ben bu davadan yine vazgeçmem."

Bu cevap onun neyin peşinde olduğunu, kadın gibi, reislik gibi insanların değerli addettikl eri şeylerin onun nazarında ne kadar değersiz olduğunu ispata yeter.

İkinci evliliği ise Hz. Hatice'nin vefatından sonra yine yaşlı ve dul bir kadınla, Hz. Sevde ile olmuştur.

Hz. Sevde ile de üç yıl yaşadıktan sonra, yaklaşık 54 yaşına kadar hep tek kadınla yaşamıştır. İlginçtir ki, onun çok kadınla evliliği hayatının bundan sonraki son on yılı içinde gerçekleşmiştir Bu gerçekler karşısında evlilikle rinde şehvani ve nefsanî arzuların tatmin gayesini aramak insan tabiatını ve tarihî gerçekleri inkar etmekle mümkündür. Ve bu yaklaşım asla insaflı ve mantıklı bir yaklaşım sayılamaz. Olsa olsa kasıtlı bir karalama maksadı taşır.

Hayatının son yıllarına rastlayan evlilikle rinde yukarda zikredile n evliliğin dayandığı her iki gayenin, Neslin çoğalması ve nefsanî arzuların tatminini n bulunmadığını görürüz. Zira nesli, ilk eşi Hz. Hatice'den devam etmiştir. Daha sonraki evlilikle rinde çocuğu olmamıştır. Sadece Mısır'lı Mariye'den İbrahim dünyaya gelmişse de bir buçuk yaşında vefat etmiştir.

Görüldüğü gibi evlilikle rin ana gayesi olan neslin çoğalması, tarihî bir gerçek olarak Hz. Hatice'nin dışındaki evlilikle rinde yoktur.

Geriye evliliğin ikinci derecedek i gayesi kalıyor, Yani nefsanî ve şehevanî duyguların tatmini. Peygamber imizin çok kadınla evliliğinde gerek fıtrat ve gerekse tarihî gerçekler açısından bu gayenin aranamaya cağını gördük. Zira bir insanın nefsanî ve şehevanî arzularının en ateşli ve uyanık bulunduğu şüphesiz 15-45 yaş dönemidir.

Şayet Hz. Peygamber, bu dönemde birçok güzel kadınla evlenmiş, sonradan onları terkedip daha başka genç güzel kadınlar almış olsaydı, şehvanî hisleri tatmin yolunda ileri sürülen iddialar bir dereceye kadar haklılık kazanmış olurdu. Oysa o böyle yapmamış, tam tersine hayatının son on yılı içinde (53-63) aralarında Ümmü Seleme gibi yaşça ilerlemiş, ve birçok çocuğu olanlar da dahil, aldığı hanımları ileri yaşlarda ve dul olarak almıştır. Meselâ, Hz. Sevde 53 yaşında ve dul. Hz. Zeyneb binti Huzeyme, 5O yaşında ve dul. Ümmü Seleme 4 çocuklu ve 65 yaşında bir dul. Ümmü Habibe dul ve 55 yaşında, Meymune 2 çocuklu ve dul.

Bir başka tarihî gerçek de şudur. Bu hanımlardan eceli gelip ölenlerin dışında hiçbirisinden de ayrılmayı düşünmemiştir.

Gençlik çağı geçtikten sonra nefsanî ve şehvani arzularda gerileme olduğu inkar edilemez bir fıtrat kanunu ve yaratılış gerçeğidir.

İşte Peygamber Efendimiz in çok evlilikle rini tahlil ettiğimizde karşımıza bu ibretli tablo çıkmaktadır.

Özetle ifade edecek olursak, 15-45 yaş dönemindeki evlilikle rde nefsanî ve şehevanî gaye aranabili r. Oysa Efendimiz, bu dönemde genç ve bakire kızlar ve kadınlarla evlenmemiştir. Tam tersine 40 yaşında, üstelik dul bir kadın olan, Hz. Hatice ile evlenmiştir. Ve bu evliliği Hz. Hatice'nin vefatına kadar sürmüştür.

Çok evlilikle ri, nefsanî duyguların büsbütün gerilemey e yüz tuttuğu 53 yaşından sonraki dönemde gerçekleşmiş olduklarına göre, bu evlilikle rde mantığın gereği olarak başka gayeler aramak zaruridir . Bu sadece aklın ve mantığın değil, insan tabiatının ve insaflı bir değerlendirmenin de zorunlu bir gereğidir.
Cevap 3:

Ezvac-ı Tahirat Okulu

Medine dönemi, İslâmî hükümlerin yoğun biçimde geldiği ve Resululla h tarafından ümmete öğretildiği dönemdir. Erkek sahabeler Mescid-i Nebevi'de her zaman Resululla h'ı görüp, müşkillerini sorup cevaplarını alabiliyo rlardı. Neyi niçin ve nasıl yapacakla rını kolaylıkla öğrenebiliyorlardı. Hanımlar için bu konu o kadar kolay olmuyordu . Onların da soracakla rı öğrenecekleri vardı. Bu maksatla hanımlar durumu Resululla h'a arzederek, kendileri için Hane-i saadettte haftanın bir gününü ayırmasını istediler . Resululla h, onların bu teklifini kabul etti. Ve hanımlar haftanın bir günü Efendimiz le bir araya gelip, sorularını sorup dini ahkama dair cevaplarını alıyorlardı. Böyle bir ders sırasında hanımlar Efendimiz le bir arada iken, enteresan bir hadise cereyan etti. Bir ara hanımlar kendi aralarında konuşmaya başladılar. Sesleri normalden fazla yükselmişlerdi. Birbirler ine cevap yetiştiriyorlardı. O sırada kapının önünden geçmekte olan Hz. Ömer, Resululla h'ın huzurunda gürültülü konuşulmasından rahatsız olup, kapıyı çaldı. Kapıyı aralar aralamaz, onu gören hanımlar hemen sesi soluğu kesip, kendileri ne çekidüzen verdiler. Hz. Ömer, bu durumdan da rahatsız oldu ve:

"Hanımlar, bu nasıl iş, benden çekiniyorsunuz, ama Resululla h'ın huzurunda gürültülü konuşmaktan sakınmıyorsunuz" diye kadınları ikaz etmekten kendini alamadı. Bunun üzerine hanımlar, içten gelen bir itirafta bulundula r:

"Ya Ömer sen çok sertsin. Resululla h öyle değil." diye karşılık verdiler.

Her şeyini Resululla h uğruna feda eden Hz. Ömer, onunla ters düşmüş olmaktan hoşnut olmadı. Bunu farkeden Gönüller Sultanı araya girerek:

"Ya Ömer, sen geniş bir caddede yürüsen şeytan da karşıdan gelse seni görüp yolunu değiştirir." diyerek gönlünü aldı. İşte hane-i Saadet, bir nevi hanımlar okulu olmuştu. Özellikle Efendimiz in hanımları bu okulun devamlı öğrencileri, bir manada öğretmenleri idi. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Raşit Küçük bu hususu şöyle dile getirir:

"İslâmın hükümleri hem erkek, hem de kadın cinsini kapsayıcı nitelikte dir. Fakat sadece erkeklere ve sadece kadınlara yönelik hükümler de vardır. Hz. Peygamber genel hükümlerin veya erkeklerl e ilgili hükümlerin öğretilmesi hususunda fazla sıkıntı çekmiyordu. Çünkü onlar kendi cinsleriy di. Kadınlarla ilgili ahkamın öğretilmesinde, yaşanmasında ve yaşatılmasında müşküllerin halli ve soruların cevaplandırılmasında kadınlardan faydalanm ak mecburiye tindeydi. Peygamber Efendimiz in değişik yaş ve kabiliyet teki hanımları mümin hanımlar için bir eğitim-öğretim kadrosu niteliği taşıyordu. Âdeta, evleri bir mektep, onlar da bu mektebin eğitimcileriydiler. Peygamber Efendimiz in vefatından sonra da bu durum canlılığını koruyarak, hatta artarak devam etmiştir." (1993, İzmir, Ebedî Risalet Sempozyum u Tebliği)

Aslında Resululla h'ın Medine'de Mescid-i Nebevinin civarında bulunan okulu iki bölümden oluşuyordu. Biri, erkek sahabeler den oluşan "Ashab-ı Suffe Okulu" Diğeri, hanımlardan oluşan, "Ezvac-ı Tahirat Okulu"

Gerçekten, İslâmî hükümlerin doğrudan doğruya Resululla h'tan öğrenilip, ümmete ders verilmesi nde Ezvac-ı Tahirat'ın haneleri bir okul, kendileri de o okulun hem daimî öğrencileri hem de öğretmenleri idiler. Bu görev, yukarda da belirtild iği gibi, Efendimiz in ahirete intikalin den sonra da devam etmiştir. Suffe Okulunun önde gelen "Demirbaş bir talebesi" ve bütün hayatını hadisleri n muhafazasına vakfeden, bu hizmeti yerine getirirke n hafızasının kuvvetlen mesi için Resululla h'ın duasına mazhar olan Ebu Hureyre olduğu gibi, Ezvac-ı Tahirat okulunun önde gelen birinci talebesi de zeka, hafıza ve kavrayış gibi üstün kabiliyet lere sahib olan Efendimiz in biricik eşi, Hz. Aişe'dir. Nitekim, "Muksirun" diye anılan en çok hadis rivayet eden sahabeler in başında 5374 hadisle Suffe okulunun baş öğrencisi Ebu Hureyre geldiği gibi, dördüncü sırada 2210 hadisle de "Ezvac-ı Tahirat Okulu"nun öncüsü Hz. Aişe gelir.

Evet, İslâm, en son ve en mükemmel din olarak, insan hayatının bütün safhalarına ait, değişik derecede öneme haiz hükümler getirmiştir. Bu hükümlerin tesbiti, tâlimi ve hayata intikali Asr-ı Saadetin en öncelikli ve önemli hizmeti idi. Çünkü hayatın her anında ve her safhasında Allah'ın razı olacağı tarz ve şekil , yani dinin kendisi tesbit ediliyord u.

Bu gerçeğin idraki için kaynaklar a eğildiğimizde, karşımıza, bu müminlerin anneleri ile bu "Ezvac-ı Tahirat" eliyle muhteşem bir hükümler ve sırlar hazinesi çıkıyor. Ve bu hazinenin ümmete açılması gibi kutsal bir görev, bu evlilikle rin şaşmaz gayesi olarak beliriyor .

Diyebilir iz ki, bu hanımları, özellikle bunlar arasında çok özel bir yeri olan Hz. Aişeyi devreden çıkaracak olsak, İslâm dininin neredeyse yarısı kadar olan bir hükümler manzumesi ni de yok farzedece ktik!.

SANAL ALEMDE ÇOK EŞLİLİĞİ SAVUNANLA RA YANIT - LÜTFEN ALTTAKİ LİNKLERİ TIKLAYINI Z

http://www.islam-green34.com/index.php?topic=756.0
http://kuranneslifecr.blogspot.com/2009/08/kuranda-adalet-1-adil-olamayacaksanz.html
http://www.mustafaislamoglu.com/369_Cok-Evlilik.html
http://forum.medineweb.net/printthread.php?tid=28316
http://www.facebook.com/note.php?note_id=225678980969&comments
http://www.hayrettinkaraman.net/yazi/hayat/0103.htm
http://www.zehirliok.com/klm/islamda-birden-fazla-evlilik.html
http://karatasali.blogcu.com/islami+kavram
http://kuranneslifecr.blogspot.com/2009/08/kuranda-adalet-1-adil-olamayacaksanz.html
http://www.mumsema.com/islamda-aile/56957-cok-evlilik-birden-fazla-evlenmek-gizli-nikahla-yapilan-cok-evlilik.html
http://www.kuranikerim.com/telmalili/nisa.htm
http://www.fussilet.com/cok-eslilik-t34966.0.html;wap2=
http://www.diyanet.gov.tr/Kuran/ayet.asp?Kuran_id=4&Ayet_No=3&I3.x=12&I3.y=11
http://www.kuransitesi.com/Kuran-i-Kerim/Kuran_Meali/?meal=Hamdi_Yazir_Meali&sureid=4&sure=Nisâ
http://www.islamkent.org/showthread.php?t=9643
http://www.cerezforum.com/genel-dini-konular/30515-islam-da-cok-eslilik-ve-nisa-4-3-ayetinin-yorumu.html
http://www.muhteva.com/islamda-cok-eslilik-t11501.html
http://www.komikler.com/komikforum/baslik.php?tid=23625&p=3
http://www.kurantefsiri.com/kuran_tefsiri/nisa/nisa_suresi_tefsiri.aspx?ayet=3
http://www.delikanforum.net/konu/62504-islamda-4-evlilik.html
http://www.google.com.tr/search?hl=tr&source=hp&q=%C4%B0SLAMDA+%C3%87OK+E%C5%9EL%C4%B0L%C4%B0K&meta=&aq=f&oq=
http://www.google.com.tr/search?hl=tr&q=KURAN-I+KER%C4%B0MDE+%C3%87OK+E%C5%9EL%C4%B0L%C4%B0K&meta=lr%3Dlang_tr&aq=f&oq=   
http://www.islam-green34.com/index.php?topic=756.0