ISLAMGREEN34 NEW WORLD

SANAL ALEM ANEKTODLARI 1. BÖLÜM => 2 - SANAL ALEM - SANAL ALEMDE CHAT - SESLİ CHAT HARAMMIDIR => Konuyu başlatan: admin üzerinde Eylül 28, 2010, 12:46:29 ÖS



Konu Başlığı: SANAL ALEM - SANAL ALEMDE KIZ-ERKEK CHAT İSLAMİYETE UYGUNMUDUR
Gönderen: admin üzerinde Eylül 28, 2010, 12:46:29 ÖS

SANAL ALEMDE DİNİ CHAT VE İSLAM

http://www.google.com.tr/search?q=SANALDA%20CHAT%20HARAMMIDIR&ie=utf-8&oe=utf-8&aq=t&rls=org.mozilla:tr:official&client=firefox-a&source=hp&channel=np#pq=sanalda+chat+harammidir&hl=tr&sugexp=ppwl&cp=19&gs_id=b&xhr=t&q=SANALDA+CHAT+HARAM+MIDIR&pf=p&sclient=psy-ab&client=firefox-a&hs=S17&rls=org.mozilla:tr%3Aofficial&channel=np&source=hp&pbx=1&oq=SANALDA+CHAT+HARAM+MIDIR&aq=f&aqi=&aql=&gs_sm=&gs_upl=&bav=on.2,or.r_gc.r_pw.,cf.osb&fp=4df602ceb6de62c3&biw=1024&bih=675

Allah c.c sanal alemde
islam için çalışan sitelerde n
ve buradaki görevlillerden razı olsun
başarılarının devamını nasip eylesin inşallah

http://www.islam-green34.com

SANAL ALEMDE DİNİ CHAT VE İSLAM

MUHAMMED HÜSEYİN

BERLİN DEUTSCHLA ND

http://www.social-worlds.tr.gg

Selamün aleyküm değerli
müslüman kardeşlerim
sanal alemde dini chat yapmak
islamiyet e uygunmudu r diye
sorulduğunda şu yanıtı verebilir iz
islami literatürde dini chat
kavramı yoktur
bu teknoloji nin gelişimi
ve yayılımıyla batıdan bize geçmiş
bir kavramdır
ve islami formasyon dan geçmeden
kullanıldığında bidattir
diye yanıt verebilir iz
ancak
bu konu bilimsel ve dini araştırmalar
yapılamadan toplumda yerini almıştır
islam alimlerin in fetvaları alınmadan
ve genelde islam alimlerin in olmadığı sitelerde
dini chat yapılmaktadır
ve bu tür sitelerin çoğalması
dinimize uygunluğunu göstermez
fakat dini chat yapılmakta
ve hızla yayılmaktadır 
o halde yapıldığına göre
dinimize göre bu dini chat nasıl yapılabilir
diye sorulacak olursa
Allah c.c sevgisi ve islam için
imani hakikatle rin açıklanması için
ahlaki ve şeri şartlar içinde
ve gerçekten ilahiyatçı kimliği bulunan
veya akademik resmi ünvanından
emin olunan kişilere soru sorarak
yanıt almak suretiyle yapılan
ve bu ilahiyatçı dışında
başkalarıyla genel veya özel odada yazışmadan
yada ilahiyatçı dışında insanların bulunmadığı
bir sohbet panelinde soru cevap şeklinde
yapılan dini chat dinimize uygundur
diyebilir iz
uygundur derken burada
şunu açıklayalım
bu dini chat  iki kişi arasında gerçekleşmemesi
gerekir
çünkü dinimizde ki düstur şudur
" bir bayan bir erkek
eğer kardeş değillerse
karı-koca değillerse ve aralarında bir
dini akit mevcut değilse
yanlarında üçüncü bir kişi olmadan
tenhada başbaşa kalmaları
nefs-i emarenin etkisiyle
uygunsuz halvet durumu
hasıl olabileceğinden dolayı
dinimizce uygun değildir
dolayısıyla dini chat'in
kız erkek ikisi başbaşa   
özel odalarda yapılması dinimize uygun değildir
ve özellerde değil genel sohbet ağında
sadece burada görevli bir  ilahiyatçıya
soru sormak ve yanıt almak kaydıyla
yapılması gerekir
ve özel odalarında kapalı olduğu
bir dini chat sıtesınde yapılmalıdır
ve bayan veya erkek olarak
cinsiyet içerikli isim kullanılmadan
yapılmalıdır
mesela Ayşe veya Hatice gibi
bayan ismi kullanılmamalıdır
Hasan veya Hüseyin gibi
erkek ismide kullanılmamalıdır
bir hizmet veya şehir ile nesne ismi
kullanılmalıdır
örneğin bir hizmet ismi
MICROSOFT _XP ismi
bu bir bilgisaya r proğramı ismidir
ve cinsiyet içerikli değildir
örneğin KERBELA ismi
bu bir şehir ismidir
ve yine cinsiyet içerikli değildir
örneğin İSTANBUL ismi
yine bir şehir ismidir
ve cinsiyet içerikli değildir
örneğin RENAULT ismi
bu bir nesne ismidir
ve otomotiv markasıdır
ve yine cinsiyet içerikli değildir
bu tür yığınla isim kullanılabilir
ancak genel olarak dini chat sitelerin de
durum böyle değildir
ilahiyatçı kimliği olmayanla r
ayet ve hadis-i şerif yazmaktadırlar
ve örneğin elektroni k mühendisi
bir kişi dini chat sitesine girerek
kendi mesleğiyle ilgisi alakası olmayan
ve ilahiyatçıların işi olan
ayet ve hadis-i şerif yazma işini
yapmaktadır
ve dolayısıyla dini bilgileri
yanlış ve eksik şekilde
kendi fikir ve düşüncesine göre
islami konuları yalan yanlış aktarıldığından dolayı
sohbetin içeriği DİN olmaktan ziyade
kız-erkek sohbeti haline dönüştüğünden dolayı
dinimizce uygun değildir
eğer dini chat özel odada değilde
genel sohbet odasında yapılıyorsa
dinimize uygunmudu r
diye sorulacak olursa yanıtımız şu olacaktır
örneğin bu elektrik mühendisi evlidir
ve evli bir müslümanın islami tebliğdeki
mükellefiyeti ilk etapta kendi eşine ve kızına
bu tebliği yapmakla mükelleftir
başkasının eşine veya kızına tebliğ yapması
karşıt cins arasında hissiyat oluşacağından dolayı dinimizce uygun değildir 
zaten mühendisinde bu mükellefiyeti yoktur
çünkü işin ehli bu mühendis değildir   
böyle bir görevide yoktur
eğitimi farklı konudadır
ve dinimizce bu mühendisin
bir bayana dini bilgiler vemeside
islamiyet in gereği ve şartı
bir yükümlülüğüde değildir
işin ehli olmadığından
mükellef olmadığı bir konudur
yinede sohbette ısrar etmesi
dinimize ve ahlaka uygun değildir
ilahiyatçıların bir bayan ile başbaşa
özel bir odada
kalarak sohbet etmesi uygunmudu r
diye sorulacak olursa
yanıtımız şu olacaktır
genel sohbet odasında
bir yığın site ziyaretçisi içinde
soru sorması
dinimizce daha uygundur diyebilir iz
eğer soracağı soru çok özelse 
burada soru sormak yerine
TC Diyanet İşleri başkanlığı
İstanbul Müftülüğü
TEL : 0212 512 23 20
Fetva Hattından bigi alması
daha uygundur diyebilir iz
bu imkanda yoksa
İnternette bir yığın
dini web sitesi
dini portal
islami wikipedia
ve dini forumlar vardır
buralarda n bilgi alınması daha uygundur
diyebilir iz
son olarak şunu söyleyelim
istisnala r hariç
genel olarak bazı dini chat ünitelerinde
ellerinde dini chat dışında
farklı alternati fler mevcutken
dini bilgileri başka kaynaklar dan almak
imkanı varken bunun yerine
illada dini chat yapmakta ısrar edenlerin
amacının DİN olduğunu düşünmüyoruz
ve bu tür yerlerden müslümanların
kendi sağlıkları
psikoloji k yapılarının zarar görmemesi için
uzak kalmalarını tavsiye ediyoruz   

MUHAMMED HÜSEYİN

BERLİN DEUTSCHLA ND

http://www.social-worlds.tr.gg


SANAL ALEM - SANAL ALEMDE KIZ-ERKEK CHAT İSLAMİYETE UYGUNMUDU R

Selamün aleyküm değerli müslüman kardeşlerim
Allah c.c sanal alemde islam için çalışan sitelerde n
ve buradaki islam için çalışan yetkili kardeşlerimizden
razı olsun ve başarılarının devamını nasip eylesin inşallah
konumuzla ilgili aşağıdaki linklerde bazı doneler anlatılmıştır
okumanızı  tavsiye ederiz
Ancak bu yazılara geçmeden önce
şunu hatırlatmak istiyoruz
Chat için bilimsel ve dini otoritele r
hiç bir zaman çok olumlu ifadeler kullanmamışlardır
ve Chat'in kesinlikl e yararlı bir şey olduğunu
hiç bir dini ve bilimsel otorite savunmamıştır
ve dolayısıyla konuya bu pencerede n baktığımızda
işin gerçeği CHAT islamiyet in şart ve gereği bir done asla değildir
ve hiç bir bilimsel ve dini otoritede n
gerçek manada bu konuda kız-erkek başbaşa
Chat yapılmasını tavsiye edici nitelikte bir açıklamada
yapılmamıştır
bunun altını çizmek istiyoruz
bizi düşündüren asıl konu ise
her ne kadar kız-erkek başbaşa CHAT yapılmasının
bilimsel ve dini otoritele rce tavsiye edilmemes ine rağmen
gün geçtikçe CHAT yapanların sayısının hızla artmakta olduğudur
ve korkarızki Chat yapan sayısı her geçen gün artarak devam edecektir
bu tıpkı içkinin haram olduğunun bilinmesi ne rağmen
haram oluşu inkar edilerek yada kabul edilerek
yıllardır bu ülkede tüketilmeye devam edilmesin e benzer
mutlaka içki satanda ve içende müslümandır
ancak içkinin haram olduğunu inkar ederek içen
ve fasık müslüman olmaktan
tüm müslümanları Rabbim korusun inşallah
CHAT yapılmayada tıpkı içki gibi
sigara gibi bağımlılık bazında devam edilecekt ir
haram oluşu veya zararı kabul edilsede
kabul edilmesed e bir şekliyle devam edileceği bir gerçektir
bunu bilgisaya r ve internet ortamında engelleme kte mümkün değildir
ancak zararları konusunda müslüman kardeşlerimiz için
çeşitli açıklamalarla bilinçlendirme döneminin başlatılması gerekmekt edir
herhangi bir şey hakkında bilgi ve açıklamalardan ziyade
tefekkür ve idrak daha önemlidir
kişinin gerçekleri bilmesi ve gerçekleri kabul etmesi
ve kendine bir yön çizmesi
ancak tefekkür ve idrak ile mümkündür
bununda yolu sanal alemde bu konuyla ilgilenen kardeşlerimizin
yine sanal alemde bulunarak müslüman kardeşlerimize
ulaşarak bu konuyu farklı bir dil ve yöntemlerle
anlatmaya çalışmalarıdır
bunu şöyle örneklendirelim   
içki haramdır ve zararlıdır
fakat bunu anlatmak için
içki içen kardeşlerimize ulaşmayı başarabilmek gerekir
onlar size gelmiyor veya çeşitli sebeplerl e gelemiyor larsa
siz yine onlar için onların bulunduğu yere gitmeniz gerekebil ir
ve işin gerçeği siz ancak onların bulunduğu yere gitmekle
onlara ulaşabilirsiniz
bunun en kestirme ve kalıcı yoluda
nefs-i emaremize çok ağır gelsede 
içki içen kardeşlerimizin bulunduğu meyhaneye girip
belki soda veya meyve suyu içerek
onlarla diyalog içinde bulunmaya çalışmaktır
dışarıda içki içmeyene içkinin zararlarını anlatmak
mutlak Hakkı tavsiyedi r
ancak içki içen ve meyhanede olana ulaşamadıkan sonra
içki içmeyene yapacağınız tavsiye
içki içene ulaşmadıktan sonra
içki içene ne faydası olurki sizin tavsiyeni zin
ancak elbette bu tavsiyeyi yerinde ulaştırmak 
gerçekten zor bir iştir
ancak en kestirme ve kalıcı yöntemde
ilk etapta budur
Mevlana Celaleddi n-i Rumi k.s Hazretler i
bir keresinde şarap satın almak için
meyhanede bulunmuştur
maksat asla içkiyi bizim düşündüğümüz manada
satın almak veya maksat asla içki içmek değildir
Allah c.c ın takdir-i ilahisi gereği
ve Rabbimizi n Mevlana Celaleddi n-i Rumi k.s Hazretler inin
alnına yazdığı kader-i kebirinin bir gereği
o meyhaneye girmiştir
ve aslında onu oraya yönlendiren
Şems-i Tebrizi isimli Allah dostudur
ve Mevlana Celalaedi n-i Rumi k.s Hazretler inden
şarap almasını isteyen odur
ve Mevlana Celaleddi n-i Rumi k.s Hazretler i
bunu işittiğinde
asıl maksadın şarap satın almak veya içmek olmadığını bilir
ve Şems-i Tebrizi Hazretler inin Hak dostu olduğunu
ve bundada bir bildiğinin
olduğunu düşünür
belki şer görünen şeyde Allahın hikmet-i ilahisiyl e
bir Hayr olduğunu düşünerek
Agop Efendinin meyhanesi ne gider ve şarap istediğini ifade eder 
Mevlana Celaleddi n-i Rumi k.s Hazretler i
bir tasavvuf güneşidir
ve gönül ehlidir
islam alimleri gibi islamın çerçevesini
dış kabuğunu değil
İslamın varlık gayesini özünü anlatmaya çalışır
kabuğuyla ilgili kavramları müslümanlara açıklamak yerine
özüne inerek kalplerde islamı var etmeye çalışır
zaman ve mekan ne olursa olsun
Alah c.c rızası için
Allah c.c aşkını gönüllere nakşetmek için
sevgi ve merhamet ile
kalplerde n kalplere yol bularak farklı gönüllere girerek
son nefesine kadar kalplerde Allah c.c rızasını tesis etmeye çalışır
bu yol elbette çiçekli bir yol değildir
dikenli ve çetrefillidir
bizler müslümanlar olarak
aydınlığın tesisi için belki karanlıklardada kalabilir iz
nefs-i emaremizi n esiride olabilir
farklı girdaplar dada sarsılabiliriz
ancak her zaman ve devirde
her toplum ve mekanda
mutlaka Allah c.c rızasını tesis için
fedakarlıklar yapacak yüreklere
ihtiyaç vardır
elbette bu kolay değildir
ancak müslüman kardeşlerimiz için
" ne hali varsa görsün
ister harama bulaşsın ister günah denizinde boğulsun
aklı fikir vardır
gerçeği söylemeye gerek yok
biz onun için kendimizi tehlikeye atacak değiliz "
dersek ne kazanabil iriz
ve müslüman kardeşlerimize ne kazandırabiliriz 
bizde bir gün boğulabiliriz
ve bizde bir gün boğulduğumuzda
elimizden tutmaları için birileri bulunamıyorsa
bunun suçlusuda aslında bu nemelazımcılık tavrımızla biz olmazmıyız
Sanal alemin zararlarını bir vesile ile bizler müslüman olarak
müslüman kardeşlerimize anlatamay acağızda
bunu müslüman olmayanla rmı yapacak
biz kimden bekliyoru z yardım elini
ya biz kimlere uzakttıkki yardım elimizi
bize uzatılsın
biz kendimizi kurtardığımızdan asla emin olamayız
emin değiliz
biz başkalarını kurtarabi lmek için
islam kardeşliğiyle
fedakarlık yapıp
ateşe elimizi sokabilmişmiyizki
gurur kibir ve hiddet ile nefreti
gönüllerimizden silelim
ve nefs-i emaremizi tasviye ve tesviye edebileli m
biz müslüman kardeşimizi kurtarmad an
kendimizi kurtarmak ne ile mümkün
bizi bizmi kurtaracağız
bizim buna gücümüz yetseydi
tasavvuf ehli bir gönüle girmek için
bu kadar çaba sarf edermiydi
Taptuk Emre hazretler i
Derviş Yunus Emrenin gönlünde hayat bulurmuyd u
Şems-i tebrizi Hazretler i
Mevlana Celaleddi n-i Rumi k.s Hazretler inin gönlüne
girmeseyd i
bize ulaşırmıydı Allah c.c aşkı
belki bizler Mevlana Celaleddi n-i Rumi k.s Hazreteri gibi gönül ehli değiliz
ancak kalp kırmadan gönül yıkmadan
islam kardeşliği çerçevesinde
hakikatle ri sanal alemde müslüman kardeşlerimize anlatmaya
çalışmalıyız
bunu müslümanlar olarak yine biz yapacağız başkaları yapmayaca k
ve Allah c.c ın inayetiyl e
halis niyet ve çabamızla bize mutlak çözüm yolunu
Rabbimiz bizlere gösterecektir inşaallah

http://www.utopya34.tr.gg
http://www.islamgreen34-medine.tr.gg
İSLAM-GREEN34 GRUBU
Buyrun sanal alemde Kız-Erkek Chat
İslamiyete uygunmudu r alttaki konu ile ilgili linkleri okuyalım
ve düşünelim değerli kardeşlerim

http://www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=article&aid=11341
Müslümanların karşı cisten yabancı bir insanla chatleşmesi caiz midir?
Yazar: Sorularla İslamiyet, 19-8-2009
Bir Müslümanın başka Müslüman kardeşleriyle ister karşılıklı isterse sanal ortamda olsun konuşup dertleşmesi güzel bir şeydir. Ancak bu aynı cins olanlar içindir. Bir erkeğin bir kadınla konuşması ise bazı yönlerden dikkat etmeyi gerektiri r.

Örneğin aşk, sevgi, gıybet, yalan ve şehevi hisleri uyandıran şeylerden olursa, bu kesinlikl e doğru değildir. Bu konuda kişinin evli veya bekar olması fark etmez. Evli birinin günahı ise daha fazla olur.

Fakat dini konularda Allah’ı, ölümü, ahireti ve dini duygu ve düşünceleri hatırlatan konuşmalar olursa elbette bunlar yasak olmadığı gibi sevabı da vardır. Ölçünüz bu olmalıdır. Bu ölçülerle hareket ettiğiniz zaman günaha girmeyeceğinizi ve kendinizi koruyacağınızı söyleyebiliriz. Ayrıca yaptığınız işi bir de vicdanınıza sormanızı tavsiye ederiz. Vicdanınız rahat değilse o işten vazgeçiniz.

Evlenmeyi düşünenlerin, yanlarında akrabalarından birer kişi bulunmak şartıyla bir yerde oturup yalnız konuşmaları caizdir, hatta sünnettir. Fakat flört tarzı ilişkilerde kadın ve erkeğin yanlarında akrabaları bulunsa bile konuşmaları caiz değildir. Dinimiz zinayı yasakladığı ve haram saydığı gibi, zinaya götüren yolları da tıkamış ve haram saymıştır.

Aynı şekilde de internett en tanışılan birisi ile istediğiniz gibi havadan sudan konuşmak ve chatleşmek caiz değildir. Şayet ona İslamiyeti anlatıp sevdirmey e çalışsanız, o başka meseledir . Yoksa başka tarzda konuşup sohbet etmek insanı yanlış neticeler e götüreceğinden caiz görülmemektedir.

Ayrıca sağlam ailelerin ve aile bağlarının kurulabil mesi ve tesis edilebilm esi için, evliliğin sağlam temellere dayandırılması gerekir. Bu nedenle, İslamiyet görücü usulü teşvik etmekle beraber, adayların birbirler iyle görüşmesini de esas kabul etmiştir.

Buradan yola çıkarak diyebilir iz ki, birbirler ini hiç tanımayan ve ailece de tanışmayan iki kişinin internett e birbirler ine verdikler i ifadelere güvenip de evlilik gibi ciddi bir işe yeltenmem eleri gerekir. Çünkü, bu şekilde bir tanışma hüsran ile sonuçlanabilir. Bizim kanaatimi z sizin veya herhangi bir insanın böyle bir yöntemle evliliği seçmemesidir.

İlave bilgiler için tıklayınız: 


http://www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=article&aid=9912
CHAT ARKADAŞLIĞI NE KADAR DOĞRUDUR
MEDYA NEDEN ÖZENTİLERİ LANSE ETMEYE ÇALIŞIYOR
 
Gençler sanat dünyasına özendiriliyor

Bazı şeyler vardır, anlatmakl a öğrenilemez; ancak yaşamakla öğrenilir. Yaşamayan bilmez. Çocuğa ateşin yaktığını ne kadar anlatırsanız anlatın, onu tatmadıkça, acısını hissetmed ikçe gerçek manada ateşin ne olduğunu anlayamaz .

Yaşamadıkça zararının tam olarak anlamanın mümkün olmadığı hususlard an biri de şöhret ve paradır. Bilhassa gençlerimiz bu iki arzuya kavuşmak ve “sanatçı” olmak için maddi-manevi pek çok değerlerini feda ediyorlar . Halbuki “Dışı seni, içi beni yakar” misali arzulardır bunlar.

Bu arzuların zararlarını Sevgili Peygamber imiz bakınız kısa ve öz olarak nasıl ifade buyuruyor lar: “Mal ve şöhret hırsının insana vereceği zarar, iki aç kurdun bir koyun sürüsüne saldırdığı zaman vereceği zarardan daha çoktur.” “Bir vadi dolusu altını olan, bir vadi dolusu daha ister!” (Buhari, Rekaik 10)

Akıllı insanlar, dinimizin bildirdiği nasihatle rden, başkalarının tecrübelerinden istifade etmesini bilirler. Küçük çocuklar ve ahmaklar ise kendileri tecrübe etmedikçe gördüklerine, başkalarının tecrübelerine inanmazla r.

Şimdi sözün burasında şan-şöhret sahibi bir hanım sanatçımızın yaşadıklarını, şöhret ve paranın insanı ne hale getirdiğini kendi ağzından sunmak istiyorum . Bu röportajı magazin yazarı Kenan Erçetingöz yapıyor. Sanatçımız şu ibretlik sözleri söylüyor:

“Bu para denilen illet, insanı hakikaten yoldan çıkartır. Yani deli gibi para harcarsın, 55 metrelik yat yetmez 75 metre alırsın. Evin içinde 10 hizmetçi yetmez 20’ye çıkarırsın. Budur yoldan çıkmak. Sokaktaki aç insanı unutuyors un. Dinini unutmaya başlıyorsun. Ben hayatımda domuz eti yemedim, ama benim çevremdeki herkes domuz eti yiyordu ve ben bunu gördükçe midem bulanıyordu. Para bende, öyleyse güç bende oluyorsun . Yaratanını unutuyors un. Ve O da bir gün sana öyle bir tokat atıyor, ‘kendine gel’ diyor.

Şimdi, o lüks hayatı değil, eski günlerimi özlüyorum. Biz bir apartman dairesind e, üç oda bir salon bir dairede oturuyord uk. Keşke o kadar paramız olmasaydı. Keşke tekneler, uçaklar hiçbiri olmasaydı. İşte insanlara bunu anlatamıyorum.

Manevi duygularını yitiriyor sun. Maddi duygular ön plana geçiyor. Nerede olduğun değil, kiminle olduğun önemli. Sen bir çadırın içinde çok sevdiğin bir insanla yaşıyorsan, o çadır sana saray gibi gelir. Ama sen bir sarayın içinde tek başına yaşıyorsan o saray sana hapishane gibi geliyor. Yani maddiyat öne çıktıkça kibirleni yorsun. İnsanları hor görmeye başlıyorsun. Yani bu para denilen illet, insanı hakikaten yoldan çıkartıyor.”

Bunlar bir sanatçının ağzından dökülen ibretlik ifadeler. Satır aralarındaki pişmanlık ifadeleri ni eminim siz de yakalamışsınızdır. O yüzden gençlerimize şunu söylüyoruz: “Gençler, aman dikkat! Ekranlard a gördüğünüz ışıltılı hayatlara sakın özenmeyin.”

Geriye pişmanlıklar, günahlar ve acılar kalabilir

Ünlü manken ve sinema oyuncusu Yaşar Alptekin’in “Namazla Yeniden Doğdum” ismiyle kitaplaştırdığı dönüş hikâyesi de ibretlerl e dolu... İşte onun dilinden dökülenler:

“Mankenler in ve sanatçıların şöhret oldukları dönemde nasıl yaşadıkları, ne yaptıkları çok ilgi çeker ve merak edilir. Ama ya sonra?

Çoğu kez unutulur gider. Hele de eskiyen mankenler e hayatın ne yaptığıyla bugünlerde, bunca debdebe arasında kaç kişi ilgilenir ve kaç kişi böylelerinin yaşadıklarından süzülüp kalanlard an kendisine bir ders çıkarır, bilemiyor um. Tek bildiğim, bu dünyaya geldim ve gidiyorum .

Bazen büyük bir toplulukt a, bir camiada tek kişinin yaşadığı her şey, orada bulunanla rın tamamının yaşadığı ve yaşayacağı her şeyin özeti olabilir. Çünkü şöhret, tek kişilik bir hayat değildir! Şöhret, bir insanın bedeninde kalabalıkların bir yöne doğru akışı gibidir. Alkışlayan ya da yuhalayan o kalabalıklar, size, yani şöhretinize bakarken, kendileri nde yaşadıkları ve yaşayamadıkları her şey adına yapıyordur bunları.

Bu hâldeyken geriye dönüp hayatıma göz attığımda, çevremdeki bazı kişilerin biraz da alaycı bir üslupla sordukları, ‘Yaşar Alptekin bu kadar iş yaptı, bu kadar popüler oldu; ona şöhret, para, kadın, itibar ve her türlü nimet sunuldu. Peki, o şimdi bunlardan neye sahip oldu, elinde avucunda ne kaldı geriye’ sorusuna tüm kalbimle verdiğim cevap şu:

Öncelikle ben bu âleme sahip olmaya değil, şahit olmaya geldim. Benim için çok şeye sahip olmaktan ziyade, en az şeye ihtiyaç duymak önemli. Eski hayatımdan bugüne pişmanlıklar, günahlar ve acılar kaldı. Bunun bilincind e olup tövbe ederek kazandığım tecrübelerle hidayet yolunda ilerlemek, Rabbimin bana bağışladığı en büyük lütuf…

Benim yaşadıklarımı okuyan gençlerin, ‘Aaa, biz de 30'a-40'a kadar gönlümüzce yaşayıp sonra hidayete erip sıyrılırız’ demelerin den korkuyoru m! Çünkü bu hayatta kimsenin yarın ne olacağı belli değil…

Ayrıca ben, eski hayatımdaki para, şöhret, kadın gibi, gençlerin ilgi duyacağı imkânları elimdeyke n terk ettim. Benim bulunduğum mankenlik ve oyunculuk ortamında 50-60 yaşına kadar aynı hayatı sürdürenler var. Ben, ‘Artık bu şekilde yaşayamam, yaşım da ilerledi. Bari hidayete ereyim’ diye düşünmedim. Tam tersine, 42 yaşındaydım ve pekâla aynı hayatı sürdürebilirdim. Ancak imanın, namazın ve Allah'a kul olmanın güzelliği, geçmişimdeki her türlü çekicilikten daha cazip ve tatlı geldi.

Dünüm ve bugünümle yaşadığım her şey, inişlerim ve çıkışlarım bana gösterdi ki, aldığım her nefes bir sonraki nefesle birlikte hükmünü yitiriyor ... Hayat da bir podyuma benziyor. Moda dünyasında düzenlenen defileler de nasıl her elbiseyi giyip çıkartıyor ve yeni kreasyonl arla yeni yeni elbiseler taşıyorsak, alıp verdiğimiz her nefes de tıpkı üstümüzde taşıdığımız farklı elbiseler gibidir.

Bilhassa genç kardeşlerime sesleniyo rum; çünkü gençler, sanat ve sinema dünyasındaki ışıltılı hayata özenebiliyorlar... Eğer o hayat, insanı mutlu etseydi, eğer aklını, ruhunu, kalbini, duygularını doyursaydı, ben o debdebeli ve tantanalı yaşamı bırakıp Yunusvari, dervişane bir hayata sığınmazdım...

Yanlış anlamayın! ‘İslam'ı yaşamak’ demek, dünyayı, sanatı, eğlenceyi bırakmak demek değil; sadece seçici olmak, dinimize uygunluğuna dikkat etmek demek. Zaten meşru daire, keyfimize ve zevkimize yeter; haram eğlencelere girmeye hiç gerek yok...

Ben de mankenliği, televizyo nu ve sinemayı tamamen terk etmedim; ama seçici davranıyor, dinimize uygun olmasına dikkat ediyorum. Sonuçta sanat da bir tebliğ aracı değil mi? Hakkını vererek, ihlasla yaparsak sevap bile kazanabil iriz!”

“Basın hürriyeti” ifadesi altına sığınıyorlar

Ne yazık ki günümüzde açık saçıklık ve ahlaki hassasiye tlerin kaybedilm esi adeta modernliğin ön şartı olarak kabul ediliyor. “Bu müstehcendir, edebe aykırıdır, zararlıdır” gibi tepkiler gösterenler de gericilik ve çağ dışılıkla suçlanıyor. Bu yaklaşım, müstehcenlikle mücadelede Türkiye’nin en büyük açmazlarından birini oluşturuyor.

Dünyanın her yerinde basın ve medya hürdür, sansür edilemez. Basın hürriyeti, medyanın doğru, tarafsız ve güvenilir yayıncılık yapmasının teminatıdır. Bu anlamda, basın özgürlüğü, basın kuruluşlarına tanınmış bir ayrıcalık değil, halkın anayasal bir hakkı olan “haber alma özgürlüğünün” bir gereğidir.

Ancak, müstehcen muhtevalı yayınlar sadece haberlerl e sınırlı değil. Reklamlar, diziler, filmler ve bir çok programın basın hürriyeti ile ne ilgisi olabilir ki?

Müstehcen muhtevalı yayınların denetlenm esi basın hürriyetini kısıtlamaz. Basın hürriyeti, müstehcen içerikleri ne kadar yayınlayabildikleriyle ölçülemez. Çünkü müstehcen içerikler olmadan da yayıncılık yapılabilir. Nitekim toplum değerlerine uygun çerçevede yayın yapan birçok gazete, dergi, televizyo n ve radyo mevcuttur .

Medya kuruluşları, müstehcenlikle mücadeleyle ilgili yasal düzenlemelere “basın hürriyeti engelleni yor” şeklinde karşı çıkmak yerine, önce kendileri ne bakmalı; toplum düzenini, kültür ve değerlerini gözetip gözetmediklerini düşünmelidirler.

Keza, yasalar basın ve medyaya hürriyet tanımış, fakat bu kuruluşların kamu hizmeti yapan kuruluşlar olduğunu da belirtmişlerdir. Kamu hizmeti sunan yayınlar, kültür ve değer paylaşımını sağlayan, birlik ve beraberliği pekiştiren nitelikte olmalıdır. Bu çerçevede, müstehcen muhtevalı yayınlar, kamu hizmeti anlayışına da ters düşmektedir.

Fuhşun en güçlü silahlarından birisi: İnternet

Teknoloji k buluşlar, iki yüzü keskin kılıç gibidir. En çarpıcı örnek atom bombası, nükleer enerji… Faydalı şekilde kullanılmadığında binlerce, milyonlar ca insanı ve canlıyı yok etmektedi r. Televizyo n ve internet de bu anlamda değerlendirilmelidir. Yanlış kullanıldığında pek çok istenmeye n neticeyi beraberin de getirecek tir.

Öncelikle teknoloji nin önemli bir buluşu olan televizyo na hazırlıksız yakalandık. Batı’nın alt yapısı buna müsaitti. Okuma alışkanlıkları yeterli düzeydeydi ve en önemlisi de alışkanlık haline gelmişti. Bunun için Batı’nın bünyesine bizdeki kadar zarar vermedi. Dengeli olarak ve ihtiyaç miktarı kadar izleniyor, zaman boşa harcanmıyor.

Bizde ise, okuma alışkanlığı kazanılmadan televizyo n girdiği için, zaten cılız olan kitap okuma alışkanlığı neredeyse tamamen yok oldu. Dengeler alt üst oldu, televizyo nkolik hale geldi halkımız. İhtiyaç olsun olmasın, yatana kadar televizyo n başından ayrılmıyor insanımız. Bu da, sosyal ilişkileri bitiriyor .

Zamanımızın teknoloji k harikası olan internet için de durum aynı. Yine hazırlıksız yakalandık. Fakat internet, günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Her alanda bundan en iyi şekilde yararlanm amız gerekiyor . Bugün gerçek manada bir ticaret, bir eğitim, internets iz mümkün değil.

Ancak ne yazık ki, internet nedir, ne değildir, nasıl istifade edilir, faydası-zararı nedir, öğrenmeden internet denizine açıldık. Yüzme bilen az bir kesim bundan istifade edebilmek te, geri kalanlar ise boğulmak üzere...

Yeni bağımlılık türü: İnternet kafeler

Cumhuriye t Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma, bu acı gerçeği gözler önüne seriyor. “Yeni bağımlılık türü: İnternet kafeler” konulu araştırmada, internet kafelere gidenleri n yüzde 43’ünün “chat” yaptığı, yüzde 26’sının değişik bilgisaya r oyunları oynadığı, yüzde 7’sinin film izlediği, yüzde 19’unun internet ortamında gezindiği ortaya çıktı. Chat yapanların ise, yüzde 36’sı arkadaş bulmak, yüzde 14’ü flört, yüzde 34’ü sıradan konuları konuşmak, yüzde 6’sı da cinsellik amaçlı...

İnternet kafelerde, internete oyun oynamak amacıyla girenleri n yüzde 54,5’i şiddet içeren oyunları oynarken, yüzde 22’si zekâ oyunlarını tercih etmekte. Sporla ilgili oyunları oynayanla rın oranı ise yüzde 19. Şiddet muhtevalı oyun oynayanla ra, sıradan bir öldürme olayı “çekici” gelmemekt e; parçalayarak, acı çektirerek öldürme oyunları tercih edilmekte .

İnternet kafelerde ki üçüncü etkinlik olan internet gezintisi nde ise, en fazla dikkati çeken siteler, müstehcen siteler. Gezgincil erin yüzde 24’ü oyun, yüzde 23’ü kültür-sanat, yüzde 20’si müstehcen siteleri ziyaret ederken, eğitim amaçlı sitelere girenleri n oranı ise yüzde 4.

Bilginin paylaşımı ve iletişimi konusunda, yeni ufuklar açan internet, yerinde kullanılmadığı durumlard a tehlikeli bir silaha dönüşmekte; bazıları için tutku düzeyini aşan internet, uyuşturucu bağımlılığı etkisini göstermektedir.

Son yıllarda hızla çoğalan internet kafelerde, mevzuat ve denetim eksikliğinden dolayı belli bir standart oluşturulamadığından, söz konusu işletmeler modern bir tesisten çok, olabildiğince sağlıksız koşulların hüküm sürdüğü mekânlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bir annenin feryadı

İnternet kültürümüz, bilgimiz yok diye de teknoloji nin bu nimetini kötüleyemeyiz, göz ardı edemeyiz. Bunun zararını, faydasını öğrenip, faydalı hale getirmeli yiz. Bugün bilgisaya r asrındayız, bunsuz yapamayac ağımıza göre gerekli tedbirler i almak zorundayız.

Sadece biz değil, gelişmiş Batı’da da bilgisaya r-internet alışkanlığı, eğitimcileri tedirgin etmeye başladı. Avrupa’da, sivil toplum örgütleri, gençleri adeta esir alan bilgisaya r tutkusuna karşı kampanyal ar düzenliyor. Almanya’da düzenlenen “Benim bilgisaya rım yok, ama bir sürü arkadaşım var!” kampanyasındaki slogan dikkat çekici.

Evinde kendine ait bir bilgisaya rı olup da bütün gününü ekran başında geçiren gençler kolay arkadaş edinemiyo rlar. Zamanla asosyal ve problemli bireyler haline geliyorla r. Bilgisaya r oyunu, internet gezintile ri, çocukları, gençleri sosyal hayattan giderek koparıyor. Bilgisaya r-internet kültürüne yabancı olduğumuz için, birçok ekonomik, sosyal sıkıntılara sebep oluyor. Gazeteler e kadar intikal ediyor bu olumsuzlu klar.

Bu olumsuzlu klara bakıp, bilgisaya rı kaldırmak yerine, olumsuzlu kları ortadan kaldırmak gerekir; bunun için de gençlerimizi bilinçlendirmemiz gerekiyor . Böyle yapmazsak faturası ağır olur. İşte size bilinçsiz bir kullanıcının sebep olduğu olay.

Zavallı bir anne feryat ediyor:

“Oğlumuz interneti n faydalarını anlattığında her şey kulağa hoş geliyordu, ta ki interneti n tutsağı haline gelene kadar! Telefonum uz, gelen yüklü telefon faturaları ve kendi imkânlarımızla ödenmesi mümkün olmayan borçlar nedeniyle kesildi.

Bu arada bilgisaya r bozuldu. Eğer tamir ettirmezs ek oğlumuz bu alışkanlıktan kurtulur, diye düşünüp çok sevinmiştik, ama boşuna sevinmişiz. İnternet kafeler geç saatlere kadar açıkmış. Oralara gittiği ilk gün eve gece ikide geldi. İnternetin başına oturduğunda zaman mefhumunu unutuyor, paralar da suyunu çekiyor, para dayanmıyor.

Böylece bir yıl geçti. Biz çok üstüne gitmedik, ara ara uyardık, ama oğlumuz sarhoş gibiydi, etkilenmi yordu. Sonunda iflas ettik. Para bulamayınca bizden habersiz babasının iş arkadaşlarından para almaya başladı. Borçlarımızı ödeyebilmek için varımızı yoğumuzu satılığa çıkardık. Bize verdiği zararlar, yararlarını çoktan aştı.

22-23 yaş insan hayatının en üretken dönemidir. Bu olaydan sonra oğlumun okul hayatı söndü. İş hayatı yok, çalışmıyor. Gençlik en güzel çağını bu aletin başında geçiriyor. Bu imkân, nasıl faydalı hale getirileb ilir, bunun için kurum ve kuruluşlar neler yapabilir? Yetkili kuruluşlar buna bir çare bulmak zorunda…”

Ölçü kaçırıldığında daha başka yan tesirleri de çıkıyor interneti n... Bunları da magazin yazarı Aykut Işıklar’ın kaleminde n özetleyelim:

“İnternet iyi güzel de, gezgin olmayı tadında bırakmak gerekiyor . Açıkçası bağımlısı olmanın pek çok zararı var. Önce eşinizle aranızı bozabiliy or. Son zamanlard a pek çok hanım, eşinin kendisind en daha çok, internet ile ilgilenme sinden şikâyetçi. İkinci plana itilmekte n, unutulmak tan, ilgisizli kten yana dertliler . Kendisini, eşinin metresi olarak hissedenl er bile var.

Bazı arkadaşlarım da, ‘Ne cumartesi miz kaldı, ne pazarımız... Zaten yüzünü zor görürdük, şimdi hiç görmez olduk’ diyor. Doğrusu düşünülmesi gereken toplumsal bir olay. Acaba toplum bilimcile rimiz internet ve aile yaşamı hakkında ciddi bir araştırma yapıyor mu? Ben sadece duyduklarımı iletmekle yetineceğim. İnternet yüzünden eşine daha az zaman ayıran beylerin olduğu kesin.” (Mehmet Oruç, Huzurun Kaynağı Aile, s. 54)

Chat arkadaşlığı ne kadar doğru?

Günümüzde kısa zamanda çok hızlı bir şekilde yaygınlaşan, hayatın her kesiminde, alışverişten ticarete, kurum ve kuruluşların örgütlenmesinden propagand alara, reklamlar a, ciddi araştırmalardan eğlenceye ve en önemlisi aileye kadar her alan içinde yer alan bilgisaya r ve internet ile insanlık yeni bir gelişim yaşamaktadır.

Dinimiz, tüm dünya nimetleri ni hizmetine verdiği insanlığın eriştiği yenilikle re, keşiflere karşı durmaz. Çünkü Yüce Allah, insanın bilmediği ama var olan bütün ilimleri ve bilinmezl eri bilen olarak, insanın gözlemleri ve deneyleri ile bilmesini istediği, ona takdir ettiği bilimi, istediği zamanda kuluna (insana) öğretir.

Başka bir deyişle; insan bir bilgiye çalışarak ve çabalarının semeresi olarak Allah’ın ihsan etmesiyle kavuşur. Durum böyle olduğuna göre din bilime, tekniğe, buluşlara, yenilikle re neden karşı gelsin ki!

Ancak dinimiz buluşların, yenilikle rin insanlığın yararına kullanılmamasına, onların aracılığı ile insanların zarar görmesine ve Allah’ın emir ve yasaklarının çiğnenmesine karşıdır. Günümüzün yeniliği internet ile insanlar bilgiye kolay ve güvenilir biçimde ulaşıyorlar. Birbirler inden bilgi alışverişinde bulunuyor lar. Bilgi, ihtiyacı olan kişilere kısa zamanda, kolaylıkla ve iyi niyetli ciddiyet ortamında ulaşmış oluyor.

İnsanların bu şekilde birbirler inden bilgi alışverişinde bulunmala rı ve aralarında kurulan bu amacı belli, seviyeli, saygın ilişkileri din yasaklama z. Fakat ne yazık ki bütün internet ilişkileri bu ölçülerde değil. Bir grup ilişkiler var ki; sadece merak, heyecan, macera, ilgi ve tatmin arayışı ile cinsiyet üzerine kurulup sürdürülüyor.

Bu tür internet arkadaşlıkları –ki “sanal arkadaşlık-hayal arkadaşlık” isimleri ile masumlaştırılmak istense de– gerek amaç boyutuyla, gerek içerik (konuşulan konular), gerek gizlilik ve halvet (tenhaya çekilme) boyutuyla ve en önemlisi kurulmuş yuvalara verdiği zararlar boyutuyla dinen caiz (uygun) değildir. Çünkü burada bilgi edinmek adına temiz bir niyet ve şeffaflık yok. Aksine cinsiyet güdüsünün, insanı kurallard an sıyırarak tatminini sağlayacağı zevkleri amaç haline getirdiği bir ilişki var.

İnsanın ahlaki kişiliği, başıboş ve sorumsuz bu ilişkiden büyük zarar görmektedir. Bu ilişki bir hastalık gibi çocukları, gençleri, yuva sahibi eşleri sarıp sarmalayıp içine çekiyor. Onları sahip oldukları aileden, çevreden koparıyor. Psikoloji si ve ahlak değerleri altüst olmuş bir şekilde boşluğa fırlatıyor.

Ahlak yozlaşmasına kapı aralıyor

İnternet arkadaşlığı için; “Sanal ortamda gerçekleştiğinden gerçekle karıştırılmaması gerekir” gibi ifade kullanılması artık mümkün değil. Çünkü olayların boyutları, gelişimleri ve sonuçları, her açıdan iyice incelendiğinde, ortada toplumun 14-34 yaş grubunu tehdit eden büyük bir cinsî ahlak yozlaşması tespit edilecekt ir.

Cinsî ahlakta iffet ve namusun korunmasını esas alan İslam dini, kadın ve erkeğin iffet ve namuslarını korumalarını emretmekl e beraber (Nur, 24/32-33) insan fıtratının gerektird iği cinsel ihtiyaç ve arzularının tatminini görmezlikten de gelmez; bilakis bunu son derece tabii karşılayarak ihtiyaçlarının karşılanabileceği meşru yol olarak evliliği işaret eder.

Bu konuda bize Rum Suresi’nin 21. ayeti çok açık ve net bir şekilde ışık tutmaktadır. İffetlerini koruyan, evlilik içi meşru cinsel ilişki ile yetinen, mutlu ve mesut olmayı başaran mü’minlerden de övgüyle söz edilmekte dir. (Mü’minun, 23/5-6)

Ayrıca evlilik girişimleri yapan eş adayları için; birbirler ini yakınlarının yanında (halvet olmaksızın) görmelerini, bakmalarını, tanımalarını, konuşmalarını, karşılıklı şartlarını belirtmel erini uygun görmektedir.

Sözün burasında fıkıhta “halvet” denilen mesele üzerinde durmakta fayda var. Aralarında devamlı evlenme engeli bulunmaya n bir erkek ile bir kadının bir yerde baş başa kalmaları İslam hukukuna göre halvet terimiyle ifade edilir.

Hadislerd e, aralarında nikâh bağı veya devamlı evlenme engeli olmayan kapalı bir mekânda baş başa kalmaları yasaklanmıştır. Bir hadiste, Efendimiz “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, yanında mahremi olmayan bir kadınla yalnız kalmasın; çünkü böyle bir durumda üçüncüleri şeytandır” (Müslim, Hac, 74) buyurmuştur.

Böyle bir durum karşı cins için tahrik edicidir. Zinaya veya dedikoduy a ve tarafların iffetleri nin zedelenme sine yol açabilir. O yüzden bu hususa bilhassa dikkat edilmeli.

Sonuç olarak; hangi yaşta olursa olsun her ergen Müslüman, Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını çiğnemesine basamak teşkil edecek, hataları davet edici davranış ve ilişkilerden kendini korumasının kulluk görevi olduğunu unutmamalıdır.

“Evliyim, ama chat yapıyorum!”

Sözün burasında bir mailden bahsetmek istiyorum . Maili yazan kişi şunları söylüyor:
“İş yerinde, arkadaşlar chat yapmanın zevkli olduğunu ve muhakkak denemek gerektiğini ısrarla bahsettil er. İnsanlardan çok etkilenen biriyim ve denedim. Bu esnada internett e biri ile tanıştım. Başlangıçta zararsızdı, birbirimi ze terapi gibi oluyordu. Onun bir takım sıkıntılarına çözüm bulmam hem karşımdakini hem de beni rahatlatıyordu. Muhatabım da benim yazılarımdan çok etkilendiğini söyleyip her gün güzel hoş sözler yazarak beni cezp etti.

Şu an sadece yazışıyoruz o kadar; ancak aile ilişkimin bundan zarar görmesini istemiyor um. Israrla görüşmek istiyor. Sadece yazıştığım biri ile bu tür bir ilişkide günaha girmiş miyimdir? Görüşsem, aslında istemiyor um, ama haram olur mu? Ben neden böyle bir durumu devam ettiriyor um? Geçmişte yaşadıklarım olabilir mi? Bu durumdan kurtulmak için ne yapmalıyım?”

Bir kişinin karşı cinsten birisiyle internet ortamında olsa dahi böylesi tehlikeli ilişkiler kurması elbette doğru değil. Öncelikle bunu söylemiş olalım.

Kişinin bu durumu devam ettirmesi nin sebepleri nden birisi geçmişinde eşiyle ilgili yaşadığı negatif deneyimle r olabilir. Bilinçaltında saklı intikam duygusu kişiye bunu yaptırıyor olabilir. Bunun dışında merakla başlamış ve zamanla alışkanlığa dönüşmüş bir davranış olabilir. Sebebi ne olursa olsun duyguların hoşnut olduğu fakat mantığın rahatsız olduğu bu durum, ruhu ikilemde bırakacak ve birtakım ruhsal sıkıntılara davetiye çıkaracaktır.

Bu konudan kurtulmak için öncelikle empati kurulmalı. Sonrasında atılacak en büyük adım kararlı olmak ve bu kararlılığı chat yapılan bireye hissettir erek bu duruma bir son vermek olacaktır. Tabii bununla birlikte kişinin eşiyle hâlihazırda yaşadıkları bu duruma son vermeyi engelliyo r olabilir. Bu sebeple eş ile birebir paylaşımları artırmak ve eş olma rolüyle onunla birlikte daha fazla zaman geçirmek gerekir.

Chat’layan yuvalar!

Günümüzde chatleşmek maalesef bir çeşit sanal beraberli k haline geldi. Adam, saatlerce bilgisaya r başında oturup hanımını, çocuklarını bir kenara itip başka bir âlemde geziyor. Eşiyle ilgilenec eğine, onun can yoldaşı olacağı yerde, gidiyor bilgisaya rla arkadaşlık ediyor. Daha doğrusu bilgisaya rdakilerl e... “Bu yaptığın uygun mu?” dediğin zaman da, “Ben faydalı olmak için yapıyorum” deniyor.

Bir kere, en büyük hatamız, faydalı olmaya evden başlamak yerine “el”den başlamak... Evdekiler dururken, eh nefsimize de hoş geliyor, önce “el”lerle uğraşıyoruz. Kişinin önce kendisine, ailesine, sonra da diğer yakın çevresine, daha sonra da uzak çevresine faydalı olması gerekir. Şimdi, chat hastalarına sormak lazım:

Elinizi vicdanınıza koyun ve itiraf edin, eşinizle çocuğunuzla mı daha çok meşgulsünüz, yoksa bilgisaya rınızla mı? Bazı chat hastası erkekler diyebilir: “Benim eşim benimle ilgilenmi yor, ben de o yüzden chatlerde sürünüyorum.” Yapmayın, siz gerçek manada eşinizle ilgilendi niz de o sizinle ilgilenme di mi? Bu kabul edilebili r bir mazeret değildir.

İnsanların kadın olsun erkek olsun, ilgiye, sevgiye ihtiyacı vardır. Siz verirseni z, alırsınız; ilgi, sevgi karşılıklı olur. Arkadaşlık, sevgiyi paylaşmak gibi değerlerimizi TV ve bilgisaya r öldürüyor, güzelim aile yuvaları buzdolabına dönüyor adeta. Chat yüzünden kocasının yüzünü göremeyen, bunun için ruhî dengesini bozan çok kadın var.

Bekârlara gelince; art niyetli olanları bir tarafa bırakıp olayı iyimser bir şekilde ele alacak olursak, bunlar da genelde evlilik hayali ile chatleşiyorlar. İşi ileri götürüp tanıştıktan sonra da hayal kırıklığına uğruyorlar. Çünkü iki taraf da tam dürüst davranmıyor chatte... Sanki chatleşme yalan üzerine kurulmuş. Erkek kadın, kadın erkek numarası çekiyor. Daha nice yalanlar; her şey tozpembe. ..

Chatte tanışılan bir kişiyle gerçek bir evlilik kurulamaz . Maalesef dünya acımasızlaştı, güven duygusu yok oldu. Chatte tanışıp mutlu bir yuva kuranlar var demeyin, bu sadece bir kumar olur. O ancak binde birdir. Binde birin size isabet etmesini mi bekliyors unuz? İnternet üzerinden tanışıp evlenen çiftler, sonra farklı dünyaların insanı olduklarını anladıklarında geride pişmanlıktan başka şey kalmıyor. Balın zehiri kıvrandırmaya başlıyor ve acı bir netice tecrübe hanesine yazılıyor.

Chat gerçeği aslında bu kadarla da bitmiyor, chat vakti öldürmekten pek de öteye geçen bir şey değil. Ve öldürdüğü şey sadece vakit de değil; insanın ailesiyle, akrabasıyla, arkadaşlarıyla ilgisini hatta sevgisini de öldürüyor. Hangi iş olursa olsun, yapılmasındaki zararı faydasından çoksa, o işi yapmamak aklın gereğidir. Buna göre tüm chatçiler; elinizi vicdanınıza koyup düşünün; eksiniz mi fazla, artınız mı? Tamam mı, devam mı? Kararınızı buna göre verin!

Sanal birliktel ikler aileyi tehdit ediyor

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi günümüzde sanal birliktel ikler artıyor. Aslında bu, tamamen fantezile rden oluşan, gerçekle bağlantısı olmayan, içi boş, kandırıcı, kendini, karşısındaki kişiyi tatmin edecek bir “obje” haline getirici son derece çirkin bir durum.

Bunun için, utangaçlık, sıkıntı, eşiyle işlerin yolunda gitmemesi, aradığı gerçek mutluluğu bulamadığı için ne yaptığını bilememe gibi bahaneler öne sürülebilir.

Hatta başkalarına sorarsa ayıp olur diye düşünüp merak ettiği soruların cevabını bulmak için yapılmış bir hata; önce merakla başlayıp sonra kendine hâkim olamayara k devam etme; kendi tipini beğenmeyip aşağılık kompleksi yaşadığı için, sanal ortamda birliktel ik yaşarsa kendisini daha iyi hissetme gibi daha pek çok gerekçe sayılabilir.

Sanal birliktel ikler, ilk etapta kişiyi duygusal olarak tatmin ettiği ve karşılıklı kimseden kimseye zarar vermediği (!) için tercih ediliyor. Kadınlar ve erkekler, birbirler ini hiç tanımadan sanal ortamda rast gele birbirler iyle tanışıyorlar ve bir süre sohbetten sonra başlıyorlar: Eğitimli-eğitimsiz, evli-bekar, yaşlı-genç fark etmiyor. Birçoğu farklı bir kimliğe bürünüp kendi gerçek kişiliğini sakladığı için, ekran başında rahat rahat herşeyi yaşıyorlar.

Başlangıçta çok fazlasıyla işlerine gelen bu durum, zaman içinde psikoloji lerinin bozulmasına neden oluyor. Yapılan davranış, kendi içinde düzenli ve dengeli bir formda olmadığı için, ilerleyen zamanla birlikte en hafifinde n “suçluluk psikoloji si”ne neden oluyor. Neden suçluluk psikoloji si?

Çünkü ne kadar sanal olursa olsun, herkes bal gibi biliyor ki yaptığı şey yasak ilişki. Buna bir anlamda zina da diyebilir siniz. Günlük yaşamında “namus timsali” edalarıyla dolaşan bu kişiler, kendi sanal âlemlerinde ağızlarına bile almak istemedik leri kelimeler i kendileri ne yakıştırdıklarının farkında… Bu nedenle bilinçaltı vicdan devreye giriyor ve “Sen ne yaptığının farkında mısın?” diyor. Üstelik muhatabının kim olduğunu bile bilmeden…

Aslında bu, bir ruhsal bozuklukt ur. Böylelerinin en kısa zamanda tedavi olması gerekir. “–mış gibi” yaşamak, gerçekten koparak sanalda var olmaya gayret etmek, psikoloji k bir sorunun varlığına işaret eder. Ve yitirilen değerlerin…

İnsan kendisini harama götürecek meraklarından korumalı. Kendi nefsine zulmeden zalimlerd en olmamaya özen göstermeli. Kendi sınırlarını belirleme ye çalışmalı. Sınırlarını zorlayaca k veya kişiyi yanlışlık yaptığı duygusuna götürecek faaliyetl erden uzak durmalı. Çünkü insan bir kez bulaşınca, kendisini oradan kurtarması zorlaşıyor. En baştan sapmamaya gayret edin. Oturup kendinizi suçlamak yerine, dürtülerinizin aksine kürek çevirin yeter. (Mehtap Kayaoğlu)

(Bkz. Gençliğin Cinsellik İmtihanı, M. Ali Seyhan, NESİL YAYINLARI)

http://sorularlaislamiyet.com/index.php?s=search&aranan=erkek+arkadaş&ara=Bul&tur=hepsi&kat_k=1&kat_usr=1&yer=baslik&sonuclar=sayfalar

http://namazvebiz.tr.gg/Site-Haritasi.htm

İSTANBUL da pek farkedilm iyor, Samsuna gittiğimde dikkatimi çekmişti. Taşra şehirlerinde pıtırak gibi internet kafeleri açılmış ve lise gençliği akın akın buraları dolduruyo r. Cihazların başına geçiyorlar, tuşlara basıyorlar ve saatlerce vakit geçiriyorlar.

Ne yapıyor bu gençler? İlim, sanat, kültür, araştırma mı yapıyorlar?

Heyhat!..

Bir kısmı internett en ders çalışmak için yararlanıyor. Bir kısmı hocaların verdiği konularda bilgi topluyor. ..

Gerisi boş ve zararlı şeyler.

Zihni açmak bir tarafa, bulandıran oyunlar.

Çat çat çat... Saatlerce süren gevezelik ve zevzeklik ...

Merhum Osman Yüksel Serdengeçtinin Bir Nesli Nasıl Mahvettil er? adında bir kitabı var. 1950 li yıllarda basılmış. O zaman bilgisaya r ve internet yoktu. Genç nesiller asıl zamanımızda mahv ve perişan oluyor.

Bilgisaya r hem çok faydalı bir cihaz, hem de çok zararlı...

Çocuklarımızı bunun zararlarından nasıl koruyacağız?

Hrant Dink i vuran delikanlı, yüzyüze tanımadığı, sadece internetl eştiği chat arkadaşına Yarın bir adam vuracağım... demiş. Arkadaşı inanmamış, gırgır geçiyor sanmış.

Okullar ve öğrenciler durup dururken bozulmadı. İnternet...Çeşitli muzır ideolojil er... Uyuşturucu mafyası... İslâm'ı ülke, devlet ve millet için büyük bir tehdit ve tehlike olarak gören güçlü lobiler.. . İki kimliklil er...

Chat... Chat....C hat...

Terbiyeli ve Efendi,
Liseli Bir Genç

LİSEDE okuyan 17 yaşında bir genç var. İstanbulr'da annesi ile birlikte yaşıyor, babası yurtdışında. Bu gencin birtakım özellikleri var, sayayım:

(1) Terbiyeli ve efendi bir gençtir.

(2)Sigara içmez, uyuşturucu kullanmaz .

(3) Küfr etmez, müstehçen lâflar sarf etmez, daima edebli şekilde konuşur.

(4) Okulda ve okul dışında laubalili k, serserili k, itlik yapmaz.

(5) Okul içinde ve dışında gömlek yakasını gevşetip kravatını yular gibi sarkıtmaz, gömleğinin eteklerin i pantolonu n dışına çıkartmaz.

(6) Büyüklerine ve hocalarına saygı gösterir, kimsenin aleyhinde konuşmaz, hele öğretmenlerine İnek Hüsnü... Sıfırcı Kabak Kemal... Derbeder Erol... gibi lakaplar takmaz.

(7) Kesinlikl e argo lisanı kullanmaz .

Yukarıda saydığım hasletler i ve faziletle ri dolayısıyla okulun bütün idarecile ri ve öğretmenleri bu genci severler ve takdir ederler.

Ha, bu delikanlının bir özelliği daha var, onu da yazayım:

O, Türkiyeli değildir. Annesi ve kardeşleriyle birlikte Çeçenistandan ülkemize iltica etmiştir (sığınmıştır.)

Bilmem anlatabil dim mi?

MEHMET ŞEVKET EYGİ

http://namazvebiz.tr.gg/29.htm

http://turkislamdevletleri.com/showthread.php?t=96111