Konu Başlığı: HZ.MUHAMMED S.A.V EFENDİMİZ - KONU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ Gönderen: admin üzerinde Şubat 21, 2011, 10:20:10 ÖÖ HZ.MUHAMM ED S.A.V EFENDİMİZ
KONU İÇİN LÜTFEN ALTTAKİ LİNKLERİ TIKLAYINI Z http://www.alemlererahmet.net http://www.muhammedmustafa.net/ http://www.hazretimuhammed.org/ http://www.hz-muhammed.net/ http://www.sonpeygamber.info/ http://www.resulullah.org/ http://www.rasulehasret.com/hz-muhammed-sav/ http://www.muhammedmustafa.net/tr/altsayfayazilar.php?sayfa=yazilar/24saati http://www.siyerinebi.com/hz-muhammed-sav-siyeri-nebi-ismail-yigit-rasit-kucuk.html http://www.sevde.de/Pey-ornek/peygamberimizin-ahlaki.htm http://www.fikih.info/kategoriler/hz-muhammed-sav.html http://www.belgeselizle.org/belgeseller/Hz-Muhammed-S-A-V-in-Mucizeleri-500.html http://islamvetasavvuf.org/content/hz-muhammed-sav http://harunyahya.org/tr/works/2991/ http://islamanahtari.tr.gg/SITENE-RESUL-SLAYTI-EKLE.htm http://ilahi.wordpress.com/category/hz-muhammed-sav/ http://www.islamiyasam.com/forum/peygamberimiz-hz-muhammed-s-a-v.html http://www.sorularlaislamiyet.com/article/15300/hz-muhammed-asm-in-kisa-oz-gecmisi-hakkinda-bilgi-verir-misiniz-efendimizin-ummetine-tavsiyeleri-nelerdir.html http://www.islamiforumlar.net/hz-muhammed-sav/ http://www.ilmedavet.com/category/hz-muhammed-s-a-v http://www.yaradan.com/hz-muhammed-omer-hikayesi.html http://www.edebislam.com/kategori/hz-muhammed-sav/ http://www.islamsitesi.net/hz-muhammed-sav-ve-turkler.html http://www.kunfeyekun.org/forum/hz-muhammed-sallahu-aleyhi-sellem/hazreti-muhammedin-s-a-vin-insanlara-verdigi-deger-27768/ http://www.kuranvebilim.com/html2/makaleler/hz_Muhammede_verilen_gayb_bilgileri.htm http://www.ahirzamansohbetleri.com/peygamberimiz-hz-muhammed-sav-hadislerinde-turk-milletine-dikkat-cekmistir.html http://www.dinahlak.com/index.php?option=com_content&task=category§ionid=5&id=51&Itemid=200 http://www.mumsema.com/hz-muhammed-ismi-sav/34155-hz-muhammet-sav-ismi-guzel-resimler.html http://www.imanvekuran.com/gullerin-efendisi-hz-muhammed-s-a-v-gul-resimleri.html http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=101314&page=1 http://www.darulkitap.com/oku/tarih/peygamberlertarihi/peygamberlertarihisabuni/011.htm http://www.islam-tr.net/hz-muhammed-savin-hayati/ http://forum.islamiyet.gen.tr/peygamber-efendimiz-hzmuhammed-sav/ http://www.izafet.com/islami-resimler/353793-hz-muhammed-sav-isminin-resimleri.html http://www.ilahi.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=987 http://www.muhabbetim.org/hz-muhammed-s-a-v/ http://www.weysel.com/hz-muhammed-sav-denilince-akliniza-ne-geliyor http://www.islamiforum.com/-Hz-Muhammed-SAV--f72.html http://www.mishakal.com/sitemap/hz-muhammed-s-f88.html?s=129bf0bab991c40ba035b004cff5271c& http://www.meleklermekani.com/peygamberler-evliyalar-ve-sahabeler/210969-peygamber-efendimiz-hz-muhammed-s-a-v-in-guzel-kokusu.html http://www.ahireteiman.com/hz-muhammed-sav-ve-kuran-delili http://www.nurasadakat.net/forumdisplay.php?7-Hz-Muhammed-%28S-A-V-%29 http://www.enfal.de/itarih05.htm http://www.islammerkezi.com/Hz.Muhammed_Sallahu_Aleyhi_Vessellem.htm http://www.gencislamdiyari.tr.gg/Hz-.-Muhammed-k1-sav-k2-.htm http://www.temizvideolar.com/?t2=travel&kn=41 http://www.google.com.tr/#hl=tr&q=HZ.MUHAMMED+S.A.V&aq=f&aqi=g10&aql=&oq=&fp=b347d04c6aa8190d http://www.google.com.tr/images?q=HZ.MUHAMMED+S.A.V&hl=tr&tbs=isch:1&prmd=ivns&source=lnms&ei=HiBiTdT2NdPJ4Ab4kbXDCQ&sa=X&oi=mode_link&ct=mode&cd=2&ved=0CC0Q_AUoAQ&biw=1020&bih=593 http://www.google.com.tr/#q=HZ.MUHAMMED+S.A.V&hl=tr&prmd=ivns&source=lnms&tbs=vid:1&ei=JiFiTaK9L8X3sgawk5i2CA&sa=X&oi=mode_link&ct=mode&cd=3&ved=0CBkQ_AUoAg&fp=b347d04c6aa8190d http://www.google.com.tr/#q=HZ.MUHAMMED+S.A.V&hl=tr&prmd=ivns&source=lnms&tbs=nws:1&ei=JiFiTaK9L8X3sgawk5i2CA&sa=X&oi=mode_link&ct=mode&cd=4&ved=0CBoQ_AUoAw&fp=b347d04c6aa8190d Hz. MUHAMMED (s.a.s) DOGUMU, ÇOCUKLUGU VE GENÇLIGI Insanligi hakka ve hakikata sevkedip dünya ve ahiret saadetler ini saglamak üzere Allah Teâlâ tarafinda n gönderilen peygamber lerin sonuncusu ve alemlerin rahmeti olan Peygamber Efendimiz, genellikl e kabul edildigin e göre 2I Nisan (12 Rabiulevv el) 571 Pazartesi günü Mekke'de dogdu. Islâm tarihi kaynaklar i, Hz. Peygamber'in nesebi ta Hz. Adem'e kadar siralanan Secere tablolari ile belirlemi slerdir. Bu kaynaklar da Hz. Peygamber'in yirminci göbekten atasi olan Adnan'a kadar ittifak edilmis, ancak Adnan'dan sonra verilen isimlerde bazi farklilik lar ortaya çikmistir. Ama O'nun Hz. Ibrahim'in oglu Hz. Ismail soyundan oldugunda süphe yoktur. Buna göre Adnan'a kadar Rasûlullah'in seceresi söylece siralanir: Muhammed b. Abdullah b. Abdülmuttalib b. Hâsim b. Abdümenâf b. Kusayy b. Kilâb b. Mürre b. Ka'b b. Lüeyy b. Gâlib b. Fihr b. Mâlik b. En-Nadr b. Kinâne b. Huzeyme b. Müdrike b. Ilyas b. Mudar b. Nizâr b. Me'add b. Adnan. Hz. Peygamber'in dogumunda n iki ay kadar önce babasi Abdullah, ticarî bir seferden dönüsünde Yesrib (Medine)'de vefat etmisti. Annesi Amine, Kureys Kabilesin in kollarind an Benû Zühre'nin reisi Vehb b. Abdümenaf'in kiz idi. O siralarda Mekke esrafi, çocuklarini çölde bir süt anneye vererek emzirme âdetine sahip olduklari için Hz. Peygamber, kendi annesi Amine tarafinda n ancak bir kaç kez emzirilmi s, süt anneye verilince ye kadar da amcasi Ebu Leheb'in cariyesi Süveybe, O'na süt annelik yapmisti. Daha sonra Mekke'ye komsu çöllerde yasayan Hevâzin kabilesin in kollarind an Benû Sa'd'a mensup Halîme bint Ebî Züeyb, uzun süre Hz. Peygamber'e süt emzirmist ir. Mekke esrafi tarafinda n Mekke'nin agir ve sicak havasi çocuklarin gelisimin e ve sagliklar ina zararli görülüyor; ayrica hac münasebetiyle her kesimden insanla temas halinde bulunan Mekke'de arap dili, yabanci tesirler altinda kalabildi ginden, fesahat ve belâgata önem veren Mekkelile r çocuklarinin dili ögrendikleri ilk yillarini n Arapçanin saf ve bozulmami s sekliyle ve olanca fesahat ve belâgatiyla ari duru konusuldu gu badiyeler de geçmesini gerekli görüyorlardi. Bu bakimdan Araplar arasinda fasih Arapçalari ile ün yapmis Benû Sa'd kabilesi arasinda yaklasik ilk iki buçuk yilini geçiren Hz. Peygamber, ileride üstlenecegi ilâhî risâlet görevi için hem bedenen, hem de ruhen burada hazirlanm is oluyordu. Hz. Peygamber'in kirk yasindan itibâren yürüttügü Islâm'a davet vazifesi, kabul etmek gerekir ki, aslinda mesakkatl i, yorucu, bir takim sikintila ri olan mukaddes bir vazifedir . Iste bu yorucu ve mesakkatl i görevi lâyikiyla yerine getirebil mek için saglam ve sihhatli bir bünyeye sahip olmak gerekiyor du. Hz. Peygamber, böylelikle çocuklugunun ilk yillarind a Mekke'nin bogucu sicak ve sitmali havasinda n uzaklasmi s, suyu ve havasi güzel bâdiyede saglikli bir sekilde gelisme imkânini bulmus oluyordu. Diger taraftan güzel konusmani n kitleler üzerindeki etkisi malumdur. Ileride muhtelif insan kitleleri ne muhâtap olacak bir peygamber in süphesiz iyi bir dil bilgisine sahip olmasi ve dili, davasinin ugrunda en iyi sekilde kullanmas i gerekiyor du. Iste bu yönlerden Hz. Peygamber henüz çocuklugundan itibâren davet faâliyeti için hazirlani yordu. Yalniz kendisi henüz o siralarda ileride peygamber olacagi konusunda hiç bir bilgiye sahip olmadigin dan, bu hazirlanm a O'nun bizzat iradesi ile ve bilerek olmayip, Cenâb-i Hakk'in yönlendirmesi, kontrol ve murâkabe altinda tutmasi seklinde cereyan ediyordu. Peygamber Efendimiz in süt annesi Halime'nin yaninda iken vukû bulan "Gögsünün yarilmasi" (Serhu's-Sadr veya Sakku's-Sadr) olayini da yine davete hazirlik olarak degerlend irmek gerekir. Bu olayda Hz. Peygamber'in gögsü, görevli iki melek tarafinda n yarilmis, kalbi çikarilarak Seytanin ve nefsin tasallut ve saptirmas indan arindiril mis ve Zemzem'le yikanarak tekrar yerine konulmust ur. Böylece Hz. Peygamber, rûhen davete hazirlanm is oluyordu. Serhu's-sadr olayindan sonra süt anne halime tarafinda n Mekke'ye getiriler ek öz annesi Amine ve dedesi Abdülmuttalib'e teslim edilen Hz. Muhammed, alti yasina kadar annesi Amine'nin yaninda kaldi. Bu siralarda Amine, Hz. Peygamber'i de yanina alarak Medine'deki akrabalar ini ziyarete gitmisti. Bu vesile ile, alti yil kadar önce Medine'de ölen esinin kabrini de ziyaret etmis olacakti. Bir ay süren bir misafirli kten sonra Mekke'ye dönerken henüz Medine'den pek fazla uzaklasma dan Ebvâ denilen köyde Âmine aniden rahatsizl andi ve vefat etti; oraya da defnedild i. Artik hem yetim, hem de öksüz kalan çocugu bu yolculukt a kendileri ne refakat eden dadi Ümmü Eymen Mekke'ye getirip dedesi Abdülmuttalib'e teslim etti. Yasli dede, kalben büyük bir muhabbet besledigi bu yavruyu sevgi ve rahmetle iki yil bagrina basti. Abdülmuttalib'in temsil ettigi Hâsimogullarinin Mekke'deki itibâri ile Abdülmuttalib'in sahsî özellik, kabiliyet ve ahlâki faziletle ri ve özellikle bir zamanlar yeri kaybolan kutsal Zemzem suyunu olgunluk devreleri nden tekrar bulup çikarmis olmasi, onun Mekke'de kendisine son derece saygi duyulan, sözüne itibâr ve itâat edilen bir reis hâline gelmesini saglamist i. Abdülmuttalib, Kâbe duvarina bitisik olarak sirf kendisine mahsus serilen minderde ve Mekke idare meclisi hüviyetini tasiyan Dâru'n-Nedve'de Mekke halkinin çesitli problemle rini dinler ve çözüm yollari arardi. Dedesi Abdülmuttalib'in yanindan hiç ayrilmaya n küçük Muhammed, Dâru'n-Nedve'de yapilan idareye ve çesitli problemle re ait müzâkerelerde de dedesinin yaninda bulunuyor ve daha o yaslarind an itibaren zulmün hâkim oldugu Mekke toplumund a ortaya çikan problemle ri, insanlari n dinî, idârî, iktisadî, ilmî, ictimâî yönlerden nasil bir batakligi n içinde bulundukl arini yakindan görüp idrâk ediyordu. Hz. Peygamber sekiz yasina geldigi zaman Abdülmuttalib seksen iki yasina erismisti ve yasli bünye, ugradigi hastalikl ara tahammül edemeyere k bu dünyadan ayrildi. Abdülmuttalib vefatinda n önce sevgili torununu ogullari arasinda, Hz. Muhammed'in babasi Abdullah'la ana-baba bir kardes olan Ebû Talib'e teslim etmisti. Artik Hz. Muhammed sekiz yasindan yirmibes yasina kadar amcasi Ebu Talib'in yaninda kalmistir . Gelecekte peygamber olacagi hakkinda ne kendisini n ne de çevresinin kesin bir bilgisi olmadigin dan, tâbiîdir ki Hz. Peygamber'in bu devrelerd eki hayati hakkinda fazla bilgimiz yoktur. Ancak sadece Hz. Peygamber'i degil, ayni zamanda diger Mekkelile ri de ilgilendi ren bazi olaylarda Hz. Peygamber'in aldigi yer ve oynadigi rol, kaynaklar imizda tespit edilmisti r. Bu devreye ait mevcut bilgiler arasinda süphesiz önemli olanlarin dan birisi, Hz. Peygamber'in Râhib Bahîrâ ile karsilasm asi meselesid ir. Hz. Peygamber on iki yaslarind a iken amcasi Ebû Tâlib ile birlikte Sam'a dogru yol alan ticarî bir kervana katilmis ve kafile Sam yakinlari nda Busrâ adli bir mevkide mola verdigi zaman buradaki manastird a bulunan Bahirâ adli râhib, Islâm kaynaklar ina göre Hz. Peygamber'deki özelliklere bakarak O'nun ileride çikmasi beklenile n son peygamber olabilece gi kanâatine varmisti. Müstesrikler bu olayi kendi yanli bakis açilari ile ele alarak Islâm'in dogusunda Hristiyan rûhiyâtinin etkileri oldugunu, Râhib Bahîrâ'nin dinî telkinler inin tesirinde kalan Hz. Muhammed'in bu dinî suuru gelistire rek ileride Islâm'i ortaya attigini iddia ederlerse de, Islâmiyet'in temelini olusturan tevhid akidesi ile Hristiyan ligin temeli olan teslis * inancinin aslâ bagdasama z bir karakterd e olusu, Islâm'in Hristiyan lik'da mevcut teslis düsüncesini sirk olarak kabul etmesi, bu iddiânin ne derece asilsiz ve gülünç oldugunun en açik delilleri ndendir (genis bilgi için bkz. Bahîrâ maddesi). Hz. Peygamber, bu ilk seferin ardindan daha sonraki yillarda diger amcalari ile birlikte Mekke. disina yapilan bazi ticari seferlere katilmis, muhtelif bölgelerde yasayan insanlari n farklilik arzeden dinleri, örf ve âdetleri, hal ve vaziyetle ri hakkinda bilgi sahibi olmustur. Peygamber Efendimiz in daha sonralari Islâm'i teblig ederken bu bilgileri nden istifade etmesi tabiî olduguna göre cereyan eden bu olaylari da O'nun peygamber lige ilmen hazirlanm asi olarak degerlend irmek gerekir. Cenâb-i Hakk'in kontrol ve murâkabesi, müstakbel peygamber i rûhen de davete hazirliyo r ve cahiliye döneminin her türlü sirk ve sapikligi ndan, kötülük ve ahlâksizligindan uzak tutuyordu . Mekkelile rin dinî bir âyini ve bayrami olan Büvâne'ye çocukluk yillarind a amca ve halalarin in zorlamala ri ile götürülen Hz. Muhammed, âdet üzere diger akrabalar inin yaptigi sekilde burada hazir bulunduru lan bir puta tapmak içiri siraya girdigind e, henüz kendisine sira gelmeden ilâhi bir ikaz ile puta tapmaktan alikonulm us ve olayin hasyeti içerisinde Hz. Peygamber kisa bir bayginlik geçirmisti. Bu olaydan sonra artik akrabalar i O'na putlara tapmak için her hangi bir israrda bulunmadi lar. Tabîidir ki Peygamber Efendimiz çocukluk yillarind an itibâren hayati boyunca aslâ hiç bir puta tapmadigi gibi, onlar adina kurban kesmemis, putlar adina kesilen hayvanlar in etini yememis, onlar adina yemin etmemis, hatta onlarin adini dahi agzina almaktan hoslanmad igini belirtmis ti. Geçim sikintisi çeken amcasi Ebû Tâlib'e yardimci olmak için gençlik yillarind a Mekkelile re ücretle çobanlik yapan Hz. Muhammed, çobanligi sirasinda Mekke'nin dagdagali, debdebeli, sirkin hâkim oldugu havasinda n uzaklasar ak tabiatla karsi karsiya gelmis, bu anlarda muhakeme ve idrâk gücü geliserek herseyin yaraticis i olan Cenab-i Allah'in varligi ve birligini, O'na esler kosmanin sapiklik oldugunu iyice kavramis, karsilast igi bir takim sikinti ve mesakkatl er O'nu rûhen olgunlast irmisti. Çobanlik yaptigi günlerden birisinde sürüsünü bir çoban arkadasin a emanet ederek Mekke'de tertiplen en gece eglencele rini seyretmek için kirdan sehire inen Hz. Peygamber, eglence yerine gelip oturur oturmaz Cenâb-i Hakk'in kendisine verdigi bir uyku ile, içkilerin içildigi, oyunlarin oynandigi, ahlâksizliklarin yapildigi bu isret âlemini seyretmek ten dahi alikonulm ustu. Bir baska sefer yine böyle bir eglenceyi seyretme arzusu ayni sekilde engellenm is; artik bir daha da Hz. Peygamber böyle bir seye tesebbüs etmemis, istek de duymamist i. Hz. Peygamber yirmi yaslarind a iken Mekkelile r ile Hevâzin kabilesi arasinda Ficâr Harbi vukû buldu. Aslinda savasabil ecek bir yasta ve güçte olmasina ragmen Hz. Peygamber bu harpte sadece savas alaninin gerisine düsen oklari toplayip amcalarin a vermekle yetinmist i. Böylece genellikl e cephe gerisinde bulunmasi na ragmen bu olayin O'nda harp taktik ve teknikler i, sevk ve komuta gibi konularda tecrübeler olusturdu gu bir gerçektir. Peygamber liginden sonra dahi hatirladi gi zaman bir üye olarak katilmakt an seref ve iftihar duydugunu açikça belirttig i Hilfü'l-Fudûl ise hemen bu savastan sonra gerçeklesmisti. Bu vesile ile Hz. Peygamber, cemiyet meseleler ini yakînen tanimis, câhiliye toplumund a güçlünün güçsüzü nasil ezdigini, güç ve kuvvet karsisind a zâlimlerin nasil eriyip titredigi ni örnekleriyle görmüstü. Yirmibes yasinda bizzat kendisini n idare ettigi bir ticaret kervani Hz. Muhammed'i Hz. Hatice ile karsilast irdi ve aralarind a gerçeklesen evlilik, Hz. Muhammed'in amcasi Ebû Tâlib'in yanindan ayrilip yeni bir aile yuvasi kurmasini sagladi. Hz. Peygamber'in bu evlilik dolayisiy la Hz. Hatice'den alti çocugu olmustu. Bunlardan dördü kiz olup Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Külsüm ve Fâtima adlarini almislard i. Bunlarin dördü de babalarin in peygamber ligine erismisle r ve O'na iman ederek hicret etmislerd ir. Ogullari ise Kasim ve Abdullah adini tasiyordu . Hz. Peygamber'in ilk oglunun adi Kasim oldugu için kendisine Ebû'l-Kâsim künyesi verilmist i. Bazi kaynaklar bunlardan baska Hz. Peygamber'in Tayyib ve Tâhir adinda iki oglu daha oldugunu zikrederk en, diger bazi kaynaklar bu son iki ismin Abdullah'in lâkabi oldugunu belirtmis lerdir. Hicretten sonra dogan oglu Ibrahim ise Misirli câriye Mâriye'dendir. Hz. Peygamber'in bütün erkek çocuklari henüz küçük yaslarda vefat etmislerd i. Hz. Hatice ile evliligin den sonra Peygamber Efendimiz ailenin geçimini ticaret yoluyla saglamaya çalismis, bazan ortaklik yoluyla, bazan müstakil olarak ticaret yapmisti Hz. Muhammed, bu ticarî muamelele rindeki dürüstlügü, dogru sözlülügü, ahde vefasi, âdil ve âlicenâb davranisl ari, herkes hakkinda iyimser davranip elinden gelen iyilik ve yardimi yapmasi, yoksulun, muhtacin elinden tutmasi, yakinlari na ve akrabalar ina karsi gösterdigi ilgi, ahlâkî olgunluk ve rûhî üstünlükleri ile derhal temâyüz etmis, çevrede herkesin güvenip itibar ettigi, sayip sevdigi bir kisi hâline gelmisti. Bu sebeple Mekkelile r kendisine "el-Emîn = güvenilir kisi" lâkabini vermisler di. Hz. Peygamber'in otuz bes yasinda iken meydana gelen Kâbe tâmiri olayi ve bu olay sirasinda el-Haceru'l-Esved'in* yerine konmasi meselesin de Mekke sülâleleri arasinda çikan ve kanli bir çatismaya dönüsme temâyülü gösteren anlasmazl igi herkesi memnun edecek bir tarzda ve âdil bir sekilde çözmesi, O'na duyulan güveni daha da artirmist i. Allah'in mukaddes evi Kâbe'nin tâmiri dolayisiy la herkeste oldugu gibi Hz. Muhammed'de de dinî duygu ve heyecanla r süphesiz harekete geçmistir. Bu sebeple O'nda bu yillardan itibâren Rabbi ile basbasa kalma arzusu görülür. Bir de buna toplum içinde islenen haksizlik lar, zulümler, ahlâksizliklar, din adina icrâ edilen sapiklik ve akilsizli klar eklenecek olursa, Hz. Muhammed'in böylesi câhilî bir toplumdan kendisini uzak tutarak yalniz, sessiz, sakin bir magarada bir süre uzlete çekilmesinin sebebi daha iyi anlasilir . Artik otuz bes yasindan itibâren Hz. Peygamber, belli zamanlard a özellikle Ramazan ayi boyunca Mekke'den uzaklasiy or, uzlet yeri olarak kendisine seçtigi Hira dagindaki bir magarada günlerini geçirerek Cenâb-i Hakk'in varligini, birligini, kudret ve azametini, O'nun gücü karsisind a mahlûkatin aczini ve zayifligi ni düsünüyor; Rab Teâlâ'nin insanlara sonsuz nimetleri ni, buna karsi insanoglu nun nankörlügünü, onlarin dinî, siyasî, ictimâi, ahlâkî vs. yönlerden içerisine düstükleri kötü durumlari hatirliyo rdu. Iste bu uzlet,günleri Hz. Peygamber'i rûhi, ahlâkî bir olgunluga götürdügü gibi tefekkür ve istidlâl melekeler ini gelistire rek aklî ve ilmî bir yücelige de eristirdi . Kaynak: Islam tarihi . Konu Başlığı: PEYGAMBERİMİZ VE ANTROPOLOJİ - KONU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ Gönderen: admin üzerinde Temmuz 15, 2019, 12:30:05 ÖS PEYGAMBERİMİZ VE ANTROPOLO Jİ FORUM GÜNEŞLİBAHÇELER İSTANBUL ALİ NAHİT YILMAZOĞULLARI İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Peygamber imizin soyu Ve Seyyidlik müessesesi ile ilgili Forumda bazı yazılar yayınlandı Bu konuya ilişkin Bazı farklı doneler aktarmak istiyorum Osmanlı Nakıbul Eşraf Kurumu Seyyidler in nesebleri ni araştıran Seyyidlik ünvanını vermeden önce İslami ve nazari bilim dallarında eğitim veren Eğitimlerini başarıyla bitirenle re İmzalı mühürlü,seyyidlik tasdik belgesi verip Osmanlı coğrafyasında görev veren Verilen görevlerdeki başarısını Sürekli takip ederek Gerekirse uyaran bir resmi kurumdu Dolayısıyla Osmanlının o dönemki Seyyidlik belgesini n verilmesi için Değerlendirme ölçüsü Zat-ı muhtereml erin Sadece Peygamber imizin soyundan olmaları değil Peygamber imizin yolundan gitmeleri ydi Peygamber imizin islamı tebliğ metodlarını uygulayac ak İlim sahibi olmalarıydı Osmanlı'nın yıkılışı ile birlikte Nakıbul Eşraf Kurumu kapatıldığından Kişilerin,seyyid olup olmadıklarını tesbit edecek Bu konuda Tarih ve Antropolo ji ilminede vakıf Bir kurum olmadığından Kişilerin seyyidliği ispat edilemediğinden Seyyidlik müessesesi sona ermiştir Dolayısıyla Seyyidliğin ilmi ve ensab olarak Artık günümüzde bir geçerliliği yoktur Eğerki günümüzde Seyyidlik kavramı Sadece soy açısından geçerlidir ve tesbit edilebili r Ve sadece soy açısından,değer verilmesi gereklidi r Diye düşünülecek olursa O zaman, İngiliz Kraliçesi Elizabeth Amerikalı Aktris Brooke Shields gibi yüzlerce Peygamber imizin torunu olup Peygamber imizin yolunda olmayan Bir sürü Hristiyan a değer verilmesi gerekmekt edir Peygamber imizin döneminde Peygamber imizin soyundan olup Peygamber imizi,eline fırsat geçtiğinde Öldürmeye çalışanlarda oldu Antiparan tez şunuda ilave edelim Günümüzde Antropolo jik olarak Peygamber imizin soyundan olup İslamın hakimiyet inin önündeki Siyonizm engeline hizmet eden,Suud'lu yerine Kabalacı sermayeye resti çeken Vladimir Putin'e destek olmak daha eftaldir Günümüzde seyyid olduğunu iddia edip Siiyonizm ile mücadele etmeyerek İslamiyete ve müslümanlara hizmet etmeyen Bir yığın zat-ı muhterem vardır Günümüzdeki Antropolo ji,Teoloji ve Genetik bilimi'nin Ortaya koyduğu gerçeklerden biride Peygamber imizin soyunun Sadece Arap yarımadasında değil İskoçya,İspanya,İngiltere,İtalya ve Amerika gibi Bir çok ülkede devam ettiği Ve bu ülkelerdeki soyun,müslüman değil Hristiyan olduğu gerçeğidir Bu gerçeği açıklayan Bu konuda dünya çapında Araştırmalar yapan Burke's Peerage Ltd.Şti. İngilere'de faaliyet gösteren bir kuruluştur Londra'da 1826'da İrlandalı secere uzmanı John Burke tarafından kurulmuştur Ve Soykırımı, Baronetag e, Knightage Ve İngiltere'nin Landry Gentry İrlanda'nın tarihi aileleri ve Milletler Topluluğu İmparatorluk soyları hakkında kesin bir rehber olmuştur. Avrupa ve Latin Amerika’nın Kraliyet ve Mediatize aileleri ABD’nin Başkanlık ve seçkin aileleri Afrika ve Orta Doğu’nun egemen aileleri Ve dünya çapındaki diğer önde gelen aileleri araştıran Genetik,Antropoloji ve Teoloji uzmanlarından oluşan Dünyanın,bu konudaki en iyi kadrosudu r Malesef,müslüman ülkelerin hiç birinde Bu tür bir kadrosu bulunan ve ciddi araştırmalar yapan Bir kuruluş mevcut değildir Osmanlı Nakıbul Eşraf Kurumu kapatıldıktan sonra Bu türde,bir resmi kurum mevcut olmadığından dolayı Kişilerin seyyidliği ispat edilemediğinden Seyyidliğin ilmi ve ensab olarak Artık günümüzde bir geçerliliği yoktur Bu konuyla ilgili aşağıda Yazımızın sonunda bazı bilgileri verdim,okuyunuz Soy denilen done genetik'tir ve etnik ırk kökenine dayanır İslamda üstünlük ırk ile değil takva iledir Soy bilimi, islami literatürde الأنساب Ensab bilimi olarak Adlandırılır Latin kültüründe Antropolo ji denilir Bu konuyla ilgili Avustraly a La Trobe Üniversitesi mezunu Genetikçi Miles Timothy Braydente o'nun Lake Macquarie City şehrinde çıkan Health And Antropolo gy Journal isimli dergide Yayınlanan makalesin den Özet olarak şunları aktarayım " Soy,illaki bir safkan ırk veya ülkede devam etmeyebil ir Bu soy devamı,dinsel çerçevedede değerlendirilemez Protestan bir Alman,Katolik bir Fransız ile evlenir Fransaya yerleşir ve melez çocukları olur Çocuklardan biri,Katolik olabilir Alman vefat edince,soyu Fransada devam etmiş olur Bu Fransadak i melez katolik çocukta,bir Japon ile evlenir Tokyo kentine yerleşir ve şintoist olabilir Fransızın melez ve şintoist çocukları olur Dolayısıyla ilk baştaki Protestan Alman'ın Japonyada olan,melez şintoist torununa Antropolo ji ve Teoloji ilminin Çerçevesinde değerlendirmeden İlk etapta Protestan safkan Alman soyundandır diyemeyiz " Peygamber imizin,günümüzde farklı yerlerde olan Torunları ile ilgili,bazı alıntıları aşağıda paylaştım okuyunuz https://www.turkishnews.com/tr/content/2018/07/24/hz-muhammedin-soyunda-bakin-kim-var/ İSPANYA İNGİLTERE VE HZ.MUHAMM ED SAV BAĞLANTISI Tarihçiler ve soybilimc iler , II.Elizab eth’in 43 nesil aile ağacını izledikte n sonra İslam’ın kurucusu Hz.Muhamm ed’e dayandığını söylüyor.İlk iddia 1986 yılında İngiliz Kraliyet Otoritesi tarafından kurulan Burke’s Peerageil e ortaya çıktı.Bazı tarihçiler tarafından itiraz edilmesin e rağmen , ortaçağ İspanya’sının şecere kayıtları ve aynı zamanda Mısır’ın eski büyük müftüsü Ali Gomaa tarafından da doğrulanıyor. Burke’s Peerage tarafından yapılan çalışmada Kraliçe’nin Hz.Muhamm ed’e olan bağlantısı resmen onaylandı. Burke’ün yayın yönetmeni, 1986’da kraliyet ailesi adına güvenliği arttırmak için Başbakan Margaret Thatcher’a yazdı. “Kraliyet ailesinin Muhammed peygamber den gelmesi , kraliyet ailesini Müslüman teröristlerden sonsuza kadar korumaz.” Bağlantının farkına varmak pek çok kişi için sürpriz olurdu, diye ekledi, “İngiliz halkının, Muhammed’in kanının kraliçenin damarlarında aktığı pek bilinmeme ktedir. Ancak tüm Müslüman dini liderler bu gerçekle gurur duyuyorla r. ” Emevî Devleti, Hz. Muhammed’in ölümünden sonra kurulan bir Arap halifesiy di.Kafkas ya’dan (Avrasya) İberya Yarımadası’na (Müslüman İspanya, Portekiz, Andorra ve Cebelitarık) 15 milyon km2’yi aşan büyük bir güçtü. Tarihteki en büyük beşinci imparator luktu ve 62 milyon insanı yönetiyordu (o zamanlar dünya nüfusunun% 29’u). l-Qasim, İspanya’da bir bölge olan ve 1042’de ölümüne kadar hüküm süren Seville’nin hükümdarı oldu. İki halef sonra torunu Muhammed Al-Mu’tamid 1071’de Cordoba’nın kontrolünü Abbasiler olarak ele geçirdi. 1091’de Abbasi Krallığı, Fas’ın Berberi imparator luk hanedanlığı olan Almoravid hanedanının eline geçti. Berberler, Kuzey Afrika’ya özgü bir etnik gruptur. El-Qasim’in Zaida adında bir kızı vardı. Almoravid s tarafından Abbasi krallığına düzenlenen saldırı sırasında, Kral Alfonso VI , İspanyol Kral Leon, Castille ve Galiçya mahkemesi nden kaçan bir mülteci Müslüman kızdı. Zaida, Roma Katolikliğine döndü ve Kral Alfonso VI ile evlendi. Vaftizind en sonra ismini Isabella olarak kabul etti. Ve o evlenmeni n ardından üç çocuk dünyaya geldi. İki yüzyıl sonra , 1352 yılında Zaida ve King Alfonso’nun torunu olan Maria de Padilla , Castille Kralı Peter ile cocuk yapmaya karar verdi ve dört çocuk doğdu , o çocukların iki tanesi de Kral Üçüncü Edward’ın çocuklarıyla evlendi. Nesiller sonra, Kraliçe Elizabeth doğdu ve ona hem Batı hem de Doğu medeniyet lerinden gelen renkli bir soyadı getirdi. SECERE Elizabeth II, Birleşik Krallığın Kraliçesi – kızı George VI, Birleşik Krallığın Kralı – oğlu George V, Birleşik Krallığın Kralı – oğlu Edward VII, Birleşik Krallığın Kralı – oğlu Victoria, Birleşik Krallığın Kraliçesi – kızı Edward, Duke of Kent and Strathear n – oğlu George III, Büyük Britanya Kralı – oğlu Frederick, Wales Prensi – oğlu George II, Büyük Britanya Kralı – oğlu George I, Büyük Britanya Kralı – oğlu Sophia, Hanover’ın Seçkini – oğlu Elizabeth of Bohemia – oğlu James I/VI, İngiltere, İrlanda & İskoç Kralı– oğlu Mary, İskoç Kraliçesi – oğlu James V, İskoç Kralı – oğlu Margaret Tudor – kızı Elizabeth of York – kızı Edward IV, İngiltere Kralı – oğlu Richard Plantagen et, York Dükü – oğlu Richard of Conisburg h, Cambridge’in Kontu – oğlu Isabella Perez of Castille – kızı Maria Juana de Padilla – kızı Maria Fernandez de Henestros a – kızı Aldonza Ramirez de Cifontes – kızı Aldonza Gonsalez Giron – kızı Sancha Rodriguez de Lara – kızı Rodrigo Rodriguez de Lara – oğlu Sancha Alfonsez, Infanta of Castile – kızı Zaida (aka Isabella) – kızı Al-Mu’tamid ibn Abbad, Seville Kralı – oğlu Abbad II al-Mu’tadid, Seville Kralı – oğlu Abu al-Qasim Muhammad ibn Abbad, Seville Kralı – oğlu Ismail ibn Qarais – oğlu Qarais ibn Abbad – oğlu Abbad ibn Amr – oğlu Amr ibn Aslan – oğlu Aslan ibn Amr – oğlu Amr ibn Itlaf – oğlu Itlaf ibn Na’im – oğlu Na’im II al-Lakhmi – oğlu Na’im al-Lakhmi – oğlu Zahra bint Husayn – kızı Husayn ibn Hasan – oğlu Hasan ibn Ali – Hz.Ali BROOKE SHİELDS İLE HZ.MUHAMM ED SAV BAĞLANTISI http://www.haber7.com/yasam/haber/168279-brooke-shields-hz-muhammedin-akrabasi-mi İrlanda'nın Dublin Üniversitesi genetik uzmanlarından Mark Humphrys Hz. Muhammed ile İngiliz kraliyeti arasında genetik bir bağ olduğunu iddia etti. Brooke Shields de peygamber soyundan geldiği iddia edilenler arasında... irlandalı genetikçiler çarpıcı bir iddia ortaya attı. Yeryüzündeki bütün insanların prens veya prensesle rle akraba olduklarını da öne süren bilim adamının çıkardığı 'soy kütüğü' şöyle : Hz. Muhammed'in kızı Fatma ve kuzeni Hz. Ali evlenir ve oğulları Hasan doğar. Hasan 670 yılında ölür. Tam 300 yıl sonra doğan dokuzuncu kuşaktan torunun torunu İsmail ise, Avrupa'ya giderek peygamber soyunu bu kıtaya taşır. İspanya'nın Sevilla kenti imamı olan Hz. İsmail'in oğlu da Abbasiler i kurar. Abbasiler in son liderinin Zayda adında bir kızı olur. Hıristiyanlığa geçerek adını Izabel olarak değiştiren Zayda, İngiliz Kraliyeti'nin temelleri ni oluşturan dönemin Kastilya ve Leon Kralı 4. Alfonso ile evlenir. Izabel'in beşinci kuşaktan torunun torunu Maria de Padilla da başka bir Kastilya Kralı olan Gaddar Peter ile yaşamını birleştirir. Doğan torunlar da İtalyan hanedanına kadar giden bir hayatı sürerler. Böylece Hz. Muhammed'in 6. yüzyılda ortaya çıkan soyu, İngiliz Kraliyeti'ne kadar uzanmış olur. Humphrys'in bir diğer iddiası da şöyle: Gaddar Peter evlenen Maria'nın torununun torununun torunu Kraliçe Izabel'di. Kızı, bir İsviçreliyle evlendi ve doğan çocuğunun soyu, İtalyan prensleri ne ve düklerine kadar soyu uzandı. soyda doğan Marina Torlonia'nın torunuysa bugün herkesin tanıdığı bir isim : Brooke Shields. http://www.radikal.com.tr/hayat/brooke-peygamber-torunu-mu-784939/ NEW YORK - Aktris Brooke Shields Hz. Muhammed'in soyundan mı geliyor Soyağacı uzmanlarının iddiasına göre, 80'li yılların idollerin den, aktris Brooke Shields'in soyağacı dikkatli bir incelemen in sonunda Hz. Muhammed'e kadar gidiyor. Shields'in soyağacı hatırı sayılır ünlülerle dolu. Catherine de Medici, Charlemag ne, Niccolo Machiavel li, beş ayrı papa ve neredeyse tüm Avrupa ülkelerinden kraliyet üyeleri Shields'in tarihteki akrabaları arasında. Aslına bakılırsa ünlü isimlerle dolu soyağacı, sadece Shields'e özel bir durum değil. Tüm insanlar 'soylu' atalara sahip olabilir. Uzmanlara göre, neredeyse tüm insanların en azından bir kraliyet soyuyla akrabalık bağı var. Soyağacı üzerine çalışan, Dublin Üniversitesi bilgisaya r mühendisliği bölümünden Mark Humphrys, milyonlar ca insanın ortaçağ monarşileriyle ispat edilebili r bağları olduğunu söylüyor. Humphrys'in savına göre, İslam peygamber i Hz. Muhammed, Batı dünyasındaki birçok insanın soyağacında yer alıyor. Bulmacayı çözmek için tek yapılması gereken asırlar süren izleri dikkatle takip etmek. Hz. Muhammed'in kızı Hz. Fatma ve damadı Hz. Ali'nin 670 yılında ölen oğulları Hasan'ın dokuzuncu göbekten torunu İsmail, Endülüs Emevi Devleti'nde Seville İmamı olarak, Hz. Muhammed'in soyunu İspanya'ya taşıyor. İsmail'in torunlarından Zaida Hıristiyan olarak Isabel ismini alıyor ve Castile Kralı 4. Alfonso ile evleniyor . Isabel'in soyunu takip edince ulaşılan isim ise Maria de Padilla.. Padilla'nın büyük büyük torunu Kraliçe Isabel bir Hapsburgl u ile evlenerek Hz. Muhammed'in soyunun Avrupa'da sürmesine neden oluyor. Soykütüğünü bu şekilde deşmeye devam ettikçe, Hz. Muhammed'den 43 kuşak sonra Prenses Marina Torlonia'ya ulaşılıyor. Peki Torlonia kimin büyükannesi : Brooke Shields'in. KRALİÇE ELİZABETH İLE HZ.MUHAMM ED SAV BAĞLANTISI https://www.timeturk.com/ingiliz-kralicesi-elizabeth-hz-muhammed-in-soyundan-mi-geliyor/haber-879569 "İngiliz Kraliçesi Elizabeth, Hz. Muhammed'in soyundan mı geliyor?" Bu soru son günlerin popüler tartışmalarından biri haline geldi. Buna göre şu anki İngiliz Kraliçesi Elizabeth'in soyu 43 kuşak geriye gidince son peygamber Hz. Muahmmed'e dayanıyor. Soy uzmanlarının 1986 yılında keşfettiği bulgular ise Al-Ousboue adlı bir Fas gazetesin de yayınlandıktan sonra gündeme geldi. FAS GAZETESİ GÜNDEME TAŞIDI, MEDYADA YAYILDI İngiliz Gazetesi Daily Mail'e göre bulgular, 1986 yılında kraliyeti n soyunu araştıran ve kraliçenin Hz. Muhammed'in uzak bir nesebi olduğunu ileri süren İngiliz otorite kuruluşu Burke's Peerage tarafından ilk defa yayımlandı. Buna göre Elizabeth II'nin kan soyu 14. yy Earl of Cambridge'e, İspanya Müslümanlarına ve Hz. Fatıma'ya uzanıyor. Tarihçiler arasında ihtilaflı olan konu, soya ait kayıtların erken Orta Çağ İspanyasına uzanıyor olması. Konu aynı zamanda Msıır'ın eski baş müftüsü Ali Gomaa tarafından da doğrulandı. KRALİÇENİN SOYU ZAIDA'DAN GELİYOR Burke's Peerage'in araştırmasına göre Kraliçe Müslüman bir Prenses olan Zaida'ya uzanıyor. Zaida ise Hıristiyanlık dinin e geçmeden önce 11. Yy'da atayurdu olan Seville'yi terk etmiş. Zaida Seville Kralı King Al-Mu'tamid ibn Abbad'ın dördüncü eşiydi. Krala bir erkek çocuk doğuran Zaida'nın oğlu Sancho'nun soyundan gelenlerd en birinin ise 11. yy'da Earl of Cambridge'le evlendiği belirtili yor. ELAZIĞLI SEYYİD VE ALMANYA https://www.internethaber.com/peygamberin-capkin-torunu-68092h.htm Hazreti Muhammed'in soyundan olduğunu söyleyen Elâzığlı aile, Almanya'da Hristiyan olunca 'seyyidlik' kavramı tartışmaya açıldı. İşte Murat Bardakçı'nın çarpıcı yazısı : Seyit olduğunu iddia eden Elazığlı ailenin Almanya'da Hıristiyan olması "seyitliği" gündeme taşıdı. Aktris Rita Hayworth'ın ikinci kocası peygamber soyundan geliyordu . Büyük Ağa Han'ın oğlu Ali Han ile evlenen Rita, 100 kilo havyarın ikram edildiği düğününde hamileydi . Hazreti Muhammed'in Soyundan olduğunu söyleyen Elâzığlı D. ailesi, Almanya'da din değiştirip Hristiyan olmuş. İslam dünyasından asırlardan buyana vârolan Seyyid ve Şerif unvanları, bu unvanı kullanan kişilerin Hazreti Muhammed'in neslinden geldiğini gösterir. Peygamber in torunlarından Hüseyin'in torunları Seyyid, soyağaçları Hazreti Hasan'a bağlananlar da Şerif'dir. Bu iki unvan, İslam dünyasından asırlar boyunca bir statü sembolü oldu ve seyyidler le şerifler, her zaman saygı gördüler. Osmanlı zamanında, bu ailelerin kayıtlarının tutulması ve sorunlarının çözülmesi işleriyle Nakibüleşraf unvanını taşıyan ve kendisi de peygamber soyundan gelen yüksek düzeydeki bir devlet görevlisi ilgilenir di. Bir kişinin peygamber soyundan geldiğini ispat etmesi için, elinde Nakibüleşraf tarafından tasdik edilmiş bir soyağacının bulunması şarttı. Peygamber torunları vergiden ve askerlikt en muaf oldukları için, bu unvan zamanla istismar edilir bir hâl aldı ve sahte şecereler dolaşır oldu Devlet, sahte seyyidler i ortaya çıkartabilmek için birçok defa geniş araştırmalara girişti ve şecereler iptal edildi. Ama kimin peygamber in gerçek torunu, kimin ise sahtekâr olduğu hiçbir zaman net bir şekilde anlaşılamadı. İslam dünyasında ve Türkiye'de bugün seyyid ve şerif olduğunu iddia eden onbinlerc e kişi yaşıyor ve bu kişilerin hangisini n gerçek seyyid yahut şerif olduğunu öğrenmenin imkânı artık bulunmuyo r. Hazreti Muhammed'e uzanan soyağacının gerçekliği konusu en az tartışılan ve bilim dünyasının peygamber in hakiki torunları olarak kabul etmeye yatkın bulunduğu tek bir ailevar: Hazreti Hüseyin'in torunu İmam Caferü's-Sadık'ın oğullarından İsmail ibn Cafer'i "imam" tanıyan İsmaili Mezhebi'nin dini liderliğini yapan Ağa Han ailesi. İsmail ibn Cafer'in "imam" kabul edilmesin in üzerinden geçen 1230 sene boyunca siyasette de söz sahibi olan ailenin son devirlerd eki en meşhur iki ismi ise, müridleri tarafından altınla tartılan ve 1957'de ölen Üçüncü Ağa Han ile Ağa Han'ın çapkınlıklarıyla meşhur oğlu Ali Han idi. Ali Han, 1949'da dünyanın en güzel kadınlarından olan Amerikalı sinema oyuncusu Rita Hayworth ile evlenmişti. Güney Fransa'nın Cannes kasabasında yapılan düğüne dünya sosyetesi nin en önemli 500 ismi davet edilmiş; düğünde 100 kilo havyar yenmiş, 600 şişe şampanya içilmiş ve 200 şişe de parfüm sıkılmıştı. Düğünün İsmaili nüfusun yoğun olduğu Hindistan'da da tekrar edilmesi planlanmış ama Rita'nın nikâhtan önce hamile kalması yüzünden rezalette n çekinilmiş ve vazgeçilmişti. Ağa Han'dan Yasemin adında bir kızı olan Rita Hayworth, kocasından 1953'te boşandı. Oğlunun zanparalıklarından bıkıp usanan ve "Bu adamın değer yargıları da yok, zevki de..." diyen Ağa Han ise, Ali Han'ın dini liderlik yapamayac ağını inanarak unvanlarının yanısıra liderliği de Harvard mezunu olan torunu Kerim Han'a bıraktı. İsmaili Mezhebi'nin liderliğini şu anda Dördüncü Ağa Han unvanıyla Kerim Han yapıyor ve ailenin kurduğu vakıflar mimariden eğitime kadar birçok alanda faaliyet gösteriyor. Sabah - Murat Bardakçı Hz. Muhammed'in Soyundan Geldiği İddia Edilenler https://onedio.com/haber/bugune-kadar-hz-muhammed-in-soyundan-geldigi-iddia-edilen-11-unlu-652069 Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a göre Atatürk Hz.Muhamm ed'in soyundan geliyor Kendi açıklamasına göre Kemal Kılıçdaroğlu Hz.Muhamm ed'in soyundan geliyor. Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz'e göre Said-i Nursi, Hz.Muhamm ed'in soyundan geliyor. Kendi açıklamasına göre Adnan Oktar Hoca Hz. Muhammed'in soyundan geliyor. Murat Bardakçı'ya göre Ünlü Grammy ödüllü müzisyen Arif Mardin Hz.Muhamm ed'in soyundan geliyor. Kendi açıklamasına göre Necati Şaşmaz Hz.Muhamm ed'in soyundan geliyor. Kendi açıklamasına göre işadamı Zeynel Abidin Erdem Hz.Muhamm ed'in soyundan geliyor. Kendi açıklamasına göre Ethem Sancak Hz.Muhamm ed'in soyundan geliyor. http://www.milliyet.com.tr/Kimlerin-torunu-olduguna-inanamayacaksiniz-molatik-3980/ |