+ ISLAMGREEN34 NEW WORLD » KÜLTÜR ______________________________________________________________________________________ » İSLAMİ DEFORMASYON ve ÇOK FARKLI KÜLTÜREL VE İSLAMİ KONULARA AİT DÖKÜMANLAR (Moderatör: İman_Power)
 DEPRESYON VE PSİKO-SOSYAL ANALİZİ

Kullanıcı Adı: Beni Hatırla?
Şifre:
Sayfa: [1]
Konu: DEPRESYON VE PSİKO-SOSYAL ANALİZİ  (Okunma Sayısı 7315 defa) Seçenekler Arama
« : Kasım 12, 2010, 10:11:15 ÖS »
admin
Ziyaretçi
DEPRESYON VE PSİKO-SOSYAL ANALİZİ

DEPRESYON VE PSİKO-SOSYAL ANALİZİ
http://www.unigencler.com/depresyon-ve-psiko-sosyal-analizi-t29240.html?s=69d8d58d5a49098ad2bc5542e4446b9a&p=58092


Çağın hastalığı olarak bilinen depresyon aslında varlığı bilinmeye n bir rahatsızlık mıydı? yoksa son zamanlard a artışa bağlı olarak mı bu kadar gündeme oturdu?

Aslında depresyon olarak bilinen durum toplumumu zda hep vardı. Ama biz bunu depresyon değil, keyifsizl ik, can sıkıntısı, halsizlik gibi anlamlarl a tanımladık. Yıllar boyu genel olarak benzer semptomla rla kendini hissettir di. İşte genel belirtile r:

1.Depresi f duygu durum

2.İlgi Kaybı

3.Uyku Bozukluğu

4.İştah-kilo değişikliği

5.Halsizl ik-enerji kaybı

6. Ajitasyon

7.Değersizlik-kararsızlık-suçluluk hisleri

8.Dikkat toplamada güçlük-unutkanlık

9.Ölüm ve intihar düşünceleri

Depresyon bir düşünce ve duygulanımın hayata uygulanma sıdır. Yani düşüncelerimiz genel olarak olumsuzlaştığında, hayata genel olarak bakış açımız umutsuzlu k, çaresizlik, isteksizl ik-,hayatın anlamsızlığı olarak şekillenir. Depresyon un çıkış nedenleri arasında, kayıp, üst üste yapılan hatalarda n dolayı suçluluk, kendine yöneltilen aşırı eleştiri,hedefleri aşırı büyütüp ulaşamamanın verdiği yetersizl ik ve çaresizlik duygusu, yaşanılan olaylara tepki verememek ten dolayı bunların birikerek kaldırılamaz hale gelmesi,aldatılma, ekonomik kayıplar,ilgi-sevgi eksikliği,bedensel yetersizl ik duygusu gibi genel olmakla beraber herkese özgü nedenle depresyon çıkmaktadır. Özellikle son zamanlard a insanların olaylara, haksızlıklara yeri ve zamanında tepki vermemesi nden kaynaklan an bir depresif birikim daha da fazla görümektedir. Kişi yaşanılan durumla ilgili sıkıntıları o an içine atmaktadır. Bu nedenle biriken bir kendini ifade edememe, derdini anlatamam a, haksızlığa uğrama, acizlik,kullanılmış duygusu vb. gibi düşünce ve duyguları alt yapısını içinde oluşturmaya başlar. Özellikle burada dikkat edilmesi gereken nokta ise “sabır ve taviz” in birbirine karıştırılmasıdır. Şimdi bu yazıyı okurken hemen düşünebilirsiniz.. hayatımda sabır ve tavizi nerede karıştırıyorum? . sabır, bir çocuğu yetiştirmek gibidir. Onu büyütürken belli şeyleri yapabilme si için emek ve bekleriz. . taviz ise bu çocuğu büyütürken her dediğine evet demektir. Sonrasında ise neden bu kadar tepkisiz kaldım veya neden bu kadar açık kapı bıraktım diye suçu kendinde bulmaktır.Depresyondaki durum buna benzemekt edir. Yaşantılarımızda keşkeler fazladır. Suçluluk duygusu genelde keşkeler ile başlatır cümleleri.. Depresyon a giren kişi ağırlıklı olarak “pişmanlık, suçluluk, değersizlik, önemsizlik, işe yaramazlık, kullanılmışlık gibi düşünceleri taşır. Bu düşünceler, kişide, üzüntü, keder, isteksizl ik, yaptığı işten zevk alamama,içe kapanma, sorunlard an kaçmak ve bir şeyler yapmamak için hep uyumak ve evden çıkmamak gibi duygu ve davranışlar gösterirler. Aslında bu konuda yapılan çalışmalarda da çok ilginç bilgilere ulaşmıştır mesela herkesin hayatında 3-4 kere depresyon a girdiğini, fakat kişinin bunun adının depresyon olduğunu bilmediğini göstermiştir.



Sosyal yaşantımızda bizi depresyon a sürükleyen aslında birçok neden bulunmakt adır.Ülkemizdeki insani ilişkiler, aile yaşamları, aşk, iş ilişkileri, ekonomik-kültürel yaşam gibi tüm noktalard a depresyon a maruz kalmamak elde değil. Özellikle ekonomik krizin kol gezdiği şu anlarda sosyal ve ekonomik depresyon dan söz edebiliri z. Toplumsal değişimler ister istemez ruh halimizi ve düşüncelerimizi etkilemek tedir. Bunun nedeni ise mutluluğu hep dışarıda arayan bir toplum haline dönüşmemizdir.oysa dışarıdakiler ve ötekiler bizden çok da mutlu değiller. Biz varolan aile, millet ve realitemi zle barışıp onunla mutlu olmaya çalışmalıyız.

Ekonomik kriz neden depresyon yapmaktadır? çünkü mutluluğu alışverişlerde, giyimlerd e, oyun salonlarında,lüks tüketimlere bağladığımız için ekonomik depresyon,bireysel olarak ruhsal-düşünsel depresyon a dönüşebiliyor hemen. Oysa şu bir gerçek ki şuana kadar Türkiye”de kimse açlıktan ölmedi.Fakat yüksek derecede haz ve mutluluğunu ekonomik değerlere bağlayan bir toplum haline dönüştük.mutluluğumuzu ekonomik güce bağladık.Bu ekonomik ilişkinin bir de bireysel ilişki örneği var. Bir ilişkide karşıdakini ne kadar hayatının merkezine koyar isen seni o kadar çok etkiler. Her hareketi senin ruh durumunu alt üst eder. İşte aynı durum burada da geçerlidir.

İzlenilen kanallar, izlenilen haberler, hep aldatılmışlık, cinayet, terk edilme dolu kadın programla rının varlığı gizli bir depresyon un habercisi dir. İnsanların ruh hali, izledikle ri film, dinledikl eri müzik, elbise rengi vs. her şeyi etkiler. Bu nedenle depresyon un nedenleri ni sadece bir nedene bağlamamak lazım Bazen şartları farkında olmadan kendimiz hazırlarız.



Yine sosyal açıdan güvenin zedelenme si vardır. Toplumsal güvenin azalması, insanların birbirine güvenememesi,kişinin kendini daha da çaresiz ve yalnız hissetmes ine neden olmaktadır.Bu durum büyük şehirlerin birer yalnız kalabalıklar yığınına dönüşmesine neden olmaktadır. Akraba ilişkilerinin azlığı, ekonomik-cinsel araçlı ilişkiler vs. birer üzüntü nedeni olabilmek tedir. Fakat bu genel bir durum değildir. Başından her hangi bir olumsuz yaşantı geçmemiş insanlarımız bile bugün topluma karşı büyük bir güvensizlik hissetmek tedir. Temele indiğimizde kitle iletişim araçlarının verdiği trajedi dolu haberler ve mesajlardır. Şuna inanıyorum ki, mesela yaşadığınız yerdeki insanların % 90 ı güvenilecek insanlardır. Ama bizim önyargılarımız ve korkularımız bizi yönlendirdiği için bazı şeyleri aşamamaktayız.


Peki kendimizi nasıl korumalıyız? Depresyon, biyolojik boyutunu bir kenara bırakırsak temelde olayları yorumlama k ve onlara kendimize göre bir anlam vermek ile oluşur. Mesela aynı olaya

*herkes neden aynı tepkiyi vermez?

*Benim yaşadıklarımı arkadaşım yaşıyor olsaydı ona ne derdim? ,

*Bu olayla ilgili hangi eski düşüncelerim ve duygularım aktive oldu? ,

*Olay müdahale alanımın dışında mı? Dışında ise neden kendime pay çıkarıyorum?

* Daha önce bu tip bir durumda nasıl baş ettim?

*daha önce bundan daha zor olayları nasıl atlattım?

gibi sorular ile durumumuz u analiz edip, cevaplar ile sağlıklı bir bakış açısı geliştirebiliriz. (bu konuda bilişsel-davranışsal terapi ile sonuçlar alınmaktadır)

Depresyon un bu kısa belirtile ri ve tanımından sonra depresyon dan çıkış için neler yapabilir iz buna değinelim..(genelde teorik temelli makaleler i okumaktan çok sıkıldığım ve bilgi olarak kısa ve öz açıklamalardan yana olduğum için bu şekilde de yazmayı tercih ediyorum.)

Ø Depresyon da bireyin isteği azalmıştır. Burada beynin çalışma sistemi biraz daha farklıdır. Normalde biz bir şeyi önce ister sonra yaparız. Ama depresyon da iken yaparak isteriz.Y ani dışarı çıkmak için istek duymuyor isek, dışarı çıkma konusunda ısrar etmeliyiz . Çıktıktan sonra bize iyi geleceğini” iyi ki çıkmışım” diyeceğimizi iç konuşmamızla kendimize telkin etmeliyiz .

Ø Depresyon da yaşam ile ilgili hem siyahları görürüz. Depresif ruh halimizde n dolayı hayatın hep olumsuz,kötü giden yönlerini görürüz. Düşüncelerimiz hep umutsuzlu kla doludur. Problemle ri büyütür gücümüzü küçümseriz. Bu nedenle bu yazıyı okuduğumuzda bu sürecin hayatımızın genelini değil sadece yaşadığımız anı kapsadığını fark etmiş oluruz.

Ø Depresyon da olduğumuz dönemde olaylara sağlıklı ve objektif bakamayac ağımız için bu dönemlerde hayatımızda önemli kararlar almamalıyız. Evlilik, iş hayatı,çocuk v.s. gibi konularda iyileşme süreci bitmeden karar almamamız gerekir. Genelde bu dönemde eşinden ayrılmak isteyen, depresyon nedeni olarak eşini gören, depresyon dan çıkmak için çocuk yapmak isteyen, yeni işe girmek ya da işten ayrılmak isteyen danışanlarımız olmaktadır.Bu durum evliliğini kurtarmak için çocuk yapmaya benzer. Son umut artık sıfır yaşındaki çocuktur.

Ø Depresyon döneminde kişi yaşadığı olumsuz ruh halini ve düşünceleri mutlak olarak bir nedene dayandırmak ister.Bu nedenle farkında olmadan kendince mantıklı bir neden bulur. Bu durumlard a gerçek nedenleri bulmak için bir uzmandan yardım almak gerekir.

Ø Depresyon sürecinde iştah bozulur. Aşırı yemek yemek olduğu gibi yemekten kesilmek semptomla rdandır.yemekten kesilmek, yenilen maddeden zevk almamak, damak tadının bozulmasının göstergesidir. Fakat iştah azalması arttıkça beden direnci düşeceği için depresyon un artışı görülür.Ayrıca halsizlik ve yorgunluk olacağı için depresyon dan çıkma gecikir.

Ø Depresyon hayatı değerlendirme sürecidir. Bu nedenle doğru düşünme, olayları facialaştırmadan ve çarpıtmadan doğru bakmak için sadece ilaç desteği yetmez.Ya pılan araştırmalarda İlaç desteği alanların terapi alanlara oranla sonradan yinelenme si daha yüksek çıkmıştır.

Ø Kişi depresyon da olduğunda az emek veren ve mutlu edici aktivitel er yapar. Bunun ene büyük göstergesi son zamanlard a bilgisaya rda oyun ve internet kullanımıdır. Yoğun kullanım geçici olarak mutlu etse de temelde depresyon un uzamasına ve sorunun etkisinin büyümesine neden olur. kişi chatta zayıf kalmış tüm yönlerini istediği gibi tatmin etmekte, istediği kimliğe bürünüp istediği değeri ve ilgiyi yaratabil mekte ise de yine de geçici bir çöüm olmakta olup, reel hayata döndüğünde kendi gerçeklerinden rahatsı olup tekrar sanala kaçarak mutlu olmaktadır. Bu durum depresyon un sürmesine neden olmaktadır.

Ø Depresyon da kişinin yoğun geçmişi sorgulama k ve hatalarını önüne koymak isteği vardır. Akılsal çıkarsamalar ile bunu fark etmek ve değiştiremediğimiz şeyler ile uğraşmaktan vazgeçip kabullenm ek en sağlıklı yöntemdir.

Ø Depresyon da bilişsel çarpıtmalar çok fazla ve abartılır. Olayları abartılı olarak vahimleştirmek,çözülemeyecek gibi düşünmek,umutsuzluk gibi bakış açıları oluşmaktadır.Bunların çözümü için kendimize sormamız gereken bazı sorular vardır.

Ø Depresyon da iken verilen ilaçları günlük ruh halimize göre değil, belirtile n miktarda ve süre içinde aralıksız kullanmalıyız.Genelde hastaların kendini biraz iyi hissettik lerinde seansa gitmedikl eri ve ilacı bıraktıklarını tespit ediyoruz. Bu durum tedavinin tamamlanm asını engeller.

Depresyon çağımızın hastalığı olarak kabul edilmekte dir. Çünkü modern çağını düşünce ve yaşam biçimi depresif yaşama sürükleyicidir.Ama unutmayalım ki yaşam tarzımız, hayatımızda seçtiğimiz ilişkiler, hayatı değerlendirme tarzımız, yaşamdan beklentil erimizle alakalıdır. Tabiî ki çocukluk yaşantısının etkisi büyük ve etkileyic idir.Faka t uzman desteği ile bu problemin de çözümü mümkün. Kendimizi depresif ruh haline teslim etmemeliy iz.

Çocukluğumuzun kötü geçmesi ve olumsuz yaşantılarımızın olması hayatımızın devamının buna bağlı olarak devam edeceği anlamına gelmez. Zor zamanlarımızla hemen geçmişimize sığınmamalıyız.

Sonuçta en mutlu insanlar çocukluğunu 4/4 lük yaşayanlar değil, şu anını 4/4 lük yaşanlardır. Hayatta her şeye rağmen mutlu olabilmek bir başarı ve azimdir. İnsanların savaşlarda, kıtlıklarda bile mutlu ve umutlu olabildik lerini devamlı görebiliyoruz.

Depresyon un başka bir boyutu ise reel benlik ile ideal benlik makasının geniş olmasıdır.yani var olan gerçeğimizle ulaşmaya çalıştığımız veya olmaya çalıştığımız ben arasındaki farkın fazla olması bizi hayal kırıklılığı nedeniyle depresifl eştirmektedir. Hedefe ulaşamama, istedikle rini yapamama, istediği gibi davranama ma gibi olumsuz sonuçlar bireyde yetersizl ik, beceremem e gibi kendine dönük düşünceleri doğurur. Peki ne yapmalıyız? …

** aslında hep dediğimiz gibi öncelikle var olan reel benliğimizle barışık olup kendimizi olduğumu gibi kabul etmeliyiz . Yani potansiye limizi, bulunduğumuz sosyal-kültürel-ekonomik v.s. düzeyimizi en başta kabul etmeliyiz . Kabul ettikten sonra somut gerçekçi ve ulaşılması mümkün ve kısa süreli hedefleri belirleme liyiz. Böylece hem sonuçları kısa sürede görür hem de ulaşmak için daha çok çaba sarf ederiz.

*Depresyon bir süreçtir. Sonuçta kronik olmadığı sürece belirli bir zaman diliminde biter. Bu sürenin uzunluğu kişinin azmine,yardım almasına,çevresel desteğe, yaşadığı sosyal ortamın özelliğine bağlıdır. Ama her zaman kişinin tek başına baş etmesi mümkün olmayabil ir. Tek başına baş etmek, hem umutsuzluğu ve iyileşmeye olan inancı azaltır hem de özgüven kaybına neden olur.

Depresyon için söylenecek çok şey var.fakat genel mantık hayata ve olaylara verdiğimiz anlam ve onları yorumlama ktır.



Saygı ve sevgi ile







Serhat Yabancı - Psikoloji k Danışman
Logged
Sayfa: [1]
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2008, Simple Machines
LinkBacks Enabled by LordReco | FoRuMBoL Themes