+ ISLAMGREEN34 NEW WORLD » GENÇ KUŞAK ŞAİRLER YAZARLAR - ŞİİR VE KOMPOZİSYON SAYFASI - SİTE ZİYARETÇİ ŞİİR VE KOMPOZİSYON BÖLÜMÜ » ROBİN HOOD - ŞİİR KÖŞESİ (Moderatör: İman_Power)
  ROBİN HOOD - İTİRAFLARIM - ŞİİR KÖŞESİ - İÇİN LÜTFEN TEKRAR TIKLAYINIZ

Kullanıcı Adı: Beni Hatırla?
Şifre:
Sayfa: [1]
Konu: ROBİN HOOD - İTİRAFLARIM - ŞİİR KÖŞESİ - İÇİN LÜTFEN TEKRAR TIKLAYINIZ  (Okunma Sayısı 16933 defa) Seçenekler Arama
« : Ağustos 25, 2009, 04:12:24 ÖÖ »
admin
Ziyaretçi
ROBİN HOOD - İTİRAFLARIM - ŞİİR KÖŞESİ - İÇİN LÜTFEN TEKRAR TIKLAYINIZ

ROBİN HOOD - İTİRAFLARIM - ŞİİR KÖŞESİ - İÇİN LÜTFEN TEKRAR TIKLAYINI Z  

--------------------------------------------------------------------------------
ROBİN HOOD - İTİRAFLARIM - SELİN

Ben ne bir şairim nede bu bir şiirdir şu an senin için yazdıklarım
Sana söyleyemediklerim var içimde yüreğimde sır gibi taşıdıklarım
Seninle aşk yaşamak değildi asla benim sana yakınlığım ve amacım
Ben sana aşık olmak için seninle yazışmaya başlamadım aşkım


Aslında beni bu dünyada ayakta tutan bir gayem vardı kutsal bir davam
Sanalda boşluğa düşen insanları kurtarmak tı her zaman gerçek amacım
Seni anlamaya alıştım ve farkında olmadan birtanem seni ben çok iyi anladım
Anladıkça seni canımdan çok sevdim sana kapıldım yok oldu mantığım


Ben seni boşluklara düşmekten kurtarmak isterken ben şimdi boşluklardayım
Ateşle barut bir arada durmaz derler sanırım alev aldı duygularım
Sana dürüst olmalıyım ve beni terk edersen bile yüreğimde aşkımı yaşatmalıyım
Belki sen tutarsın elimden belkide beni terk edersin ama dürüst olmalıydım


Ne seninle belki konuşmaya hakkım vardı nede sana aşık olmaya vardı hakkım
Ama gönlüm seni sevdi dayanamadım işe yaramıyor artık ne aklım nede mantığım
Beni kurtar Allahım bu aşktan bu sevdadan beni kurtar artık sevmek istemiyor um Allahım
Neden ben hep yalan sevgilere karşılığı olmayan sevdalara ve ümitsiz aşklara inandım


SANALIN ZAVALLISI - CAHİLİN İSLAM ALİMİNE MEKTUBU - KOMPOZİSYON

Esselamün Aleyküm ve Rahmetull ahi ve Berekatühü değerli HOCAM
Öncelikle Allah c.c tan size ve bütün Müslümanlara sağlık sıhhat rahmet
bereket ve mağfiret diliyorum
Allah c.c sanal alemde İslami Realite için çalışanlardan
ve sizin gibi değerli İslam Alimlerin den razı olsun

Değerli Hocam bu size gönderdiğim ilk e-mail  
diğerlerinde belki başta ve sonda " Selamün Aleyküm " yazacak
başka bir şey yazmayaca k veya ek olarak " Allah c.c yardımcınız olsun
Allaha emanet olunuz " yazacaktır
Bu ilk e-mail olduğu için bazı şeyleri size bu mektupvar i yazıyla yazarak
e-maillerin ilkini göndermiş olayım

Hocam benim size göndereceğim e-mailler
sanal alemde tanıştığım kişilerin
veya bizim sitenin üyelerinin yazılarıdır
veya farklı yerlerden alıntılardır  
aslında kısaca bağımsız fikir ve düşünce yazılarıdır diyebilir iz
Resmi ve bilimsel bir nitelik taşımayabilirler
İslami Realite hükümleri esas alınarak bilinçli bir şekilde hazırlanmadığı içinde
" Bu yazı İslami Realiteye aykırıdır " denilebil ecek türdede olabilirl er  
Ancak yürek yangınıdır diyebilir iz
ve İslami bir site yada başka bir yerde
kaynak olarak gösterilmemesini rica ediyorum
beni bir müslüman kardeşiniz olarak kabul ediniz
ve gönderilen e-maillerdeki konuların veya açıklamaların
doğruluğu veya yanlışlığından ziyade sanal alemdeki önemleri üzerinde
durmanızı ve bir İslam Alimi olarak yorumlarınızı kısaca belirtmen izi istirham ediyorum
 
Ben cahilim Hocam ve sizin gibi islam Aliminin bu yazılardan eminimki
çıkaracağı kısa notlarla farklı bir niteliğe bürünecek bir metin çıkabilir
diye düşünüyorum
Hocam sanal alemde olmaktan ben mutlu değilim ve nefret ediyorum
uzun süredir sanal alemdeyim ve yüreğimde belki binlerce insanın
başkalarına açıklayamadığı sırlarını taşıyorum
Buda gösteriyorki aslında halkı göründüğü kadar mutlu olmayan
bir ülkede yaşıyoruz
yoksa gerçek hayatta elde edilebilm esi kolay nitelikte olan mutlulukl ar için
kimse sanal alemi tercih etmezdi diye düşünüyorum
elbette herkesin sanal aleme giriş sebebi farklıdır
ve gerçek niyetleri bilen sadece Allah c.c tur

Biz cahiliz Hocam
Din fakiriyiz sözde müslüman olan bu ülkede
çocukluğum ve gençliğim bir sahil kentinde geçti
içkisiz lokantanın olmadığı bir şehirde doğdum
ve gençliğim İslamiyetten uzak geçti gitti
ben kimseyi suçlamıyorum Hocam
belki ailemde İslamiyeti bilmiyord u
insan bilmediği bir şeyi nasıl aktarabil irdiki
okuldada çevredede zaten islamiyet olmayınca
nereden öğrenilecekdiki
Cuma namazlarına giderdim zavallı İmam efendinin
elinde bir kağıt hutbede konu " Kan vermenin fazileti "
" Ormanları yakmayalım yeşili koruyalım "
ne yapsın Hoca Efendi
görev verilmiştir Sağlık Bakanlığı ile Orman Bakanlığının
tebliğlerini sunacaktır elbette Dini konu olarak bundan tabi ne olabilird iki
Camide bana islam Dinini anlatamaz dıki
" okuman yazman yokmu öğrenseydin " diyenlere diyeceğim tek şey ise Hocam
toplumda katil ve cani hükmünde olanlara matematik fizik ve kimya öğretilmişti
Ahlak ve Din öğrenmeye kalkışanlarada " sen okusaydında öğrenseydin "
denilmişti
Sınıf geçmek için Modern uzay matematiğini öğrenmek gerekliyd i
Ahlak veya Din dersinin ehemmiyet i yoktuki
zaten modern matematiği öğrenelim sınıf geçelim diye uğraşmaktan
zamanmı kalıyorduki Dini eserler okumaya
birde " fazla dini kitap okuma kafayı yersin " deniyordu
sabah okul akşam ders ve TV deki dizi filmlerle okulda bitti
gençlikte geldi geçti  
TV veya medyada İslam Alimlerin in konuk edilmesi yıllar önce olamayan hadiseler di
çok şükür şimdi TV lerde bu mevcut
Sanal alemde ise durum çok vahim Hocam
islami Sohbet Chat sitelerin de bile İslam Alimleri yok denecek kadar azınlıkta
ve gerçekten İslami Realite için sanal alemde yer alanlarında işi çok zor
Allah c.c yardımcıları olsun
Allah c.c başarılarının devamını nasip eylesin inşallah
Allaha emanet olun değerli Hocam
Esselamün Aleyküm ve Rahmetull ahi ve Berekatühü



MAXMILIAN POWER - SEVDA ÇİÇEKLERİ - ŞİİR KÖŞESİ

Güzelim nur yüzlüm ben seni gözlerimle değil yüreğimle sevdim
Gözlerim değildi senin o güzel yüzünü gören kalp gözümle gördüm
Kalbimdes in yokluğundada seninleyi m varlığındada özler seni yüreğim
İmkansızımsın benim çaresizim belki seni bu yüzden çok sevdim
Benim olman için ben nelerimi vermezdim ama buymuş kaderim
Özledim seni papatyam ne olur bir not bırak ben seni çok özledim  

Kalbimdes in sana sevgimin yüceliğini yüreğimin derinliğinde hissettim
Seni yüreğim çok çabuk sevdi ben senden çok fazla etkilendi m
Bir hoşgeldin bile diyemedim sana anlatamadım derdimi ama seni çok sevdim
Sen herhangi birisi değildin seni ben her halinle çok sevdim
Bana kızmanı arada terk etmeni sinirli halini şakalarınıda çok sevdim
Özledim seni papatyam ne olur bir not bırak ben seni çok özledim

Sen bir güzel çiçektin açtın kalbimde Kış ayında dört mevsim sensin baharım
Seni çok özlüyorum yokluğunda sana hasretim ben sana hiç doyamıyorum
Belki bu can bedenden bir gün gider fakat baki kalır sana olan bu aşkım
Beni sensiz bırakma başkalarının yaban ellerine bırakma ne olur gel sevdam
Sen olmadan bir yanım eksik kaldı bu alemde sensiz zorluklar a dayanamıyorum



BIRAKMA BENİ KARANLIKL ARA


 Karanlık dünyama doğan  
 Beni aydınlatan sensin güneşim
 Yüzün ışıl ışıldır parlak berrak
 Sensin benim nur yüzlüm
 Sensiz karanlıklardayım yaşayamıyorum
 Seni çok özlüyorum
 Sensizliği asla düşünemiyorum
 Seni ben çok seviyorum
 Senin varlığın bana hayat veriyor
 Güç veriyor seni çok seviyorum
 Beni bırakma yalvarırırm
 Beni al yerden yere vur yeterki sen vur
 Sensiz nasıl katlanırım bu hayata ben sensiz yapamıyorum
 Sensiz kalmaktan çok korkuyoru m
 Sensizliği düşündüğüm zaman kalbimden ağlıyorum,
 Ben hep sevdikler imi bir bir kaybettim
 Belkide budur benim tekrarlan an kaderim ,
 Sensizliğe asla dayanamam ben seni asla kaybetmek istemiyor um
 Beni bırakma beni al yerden yere vur sen vur yeterki
 Ne olur ne olur yalvarıyorum beni bırakma
 Ben sevgisiz yaşadım Rabbim beni seven olmadı Rabbim sen beni bırakma  

     http://www.hitresim.com/
     http://resimleri.name/hareketli-resimler.html
     http://www.manzararesimleri.net/
     http://www.manzaralar.net/
     http://www.el-aziz.net/cat171.htm  
     http://www.edebiyatogretmeni.net/en_guzel_fotograflar.htm
     http://www.fotokritik.com/fotograflar/http://images.google.com.tr/images?q=manzara+resimleri&hl=tr&um=1&ie=UTF-8&sa=X&oi=images&ct=title
     http://www.guzelresimler.net/
     http://www.thewallpapers.us/
     http://www.yeniresim.com/cat29.htm
     http://www.gulum.net/kartlari-resimleri/doga-resimleri.php
     http://www.resimleri.gen.tr/deniz-resimleri/deniz-resimleri-0.php
     http://www.netevren.com/resimler.asp



AL REACTION - MAVİ DÜŞLER - SERBEST YAZI VE ŞİİR KÖŞESİ
« : 26 Ağustos 2009, 07:05:30 »  

--------------------------------------------------------------------------------


METAL REACTION - MAVİ DÜŞLER - SERBEST YAZI VE ŞİİR KÖŞESİ

şizofrenik bir yolculuğu anlatan hikaye.



"ben iyiyim doktor abi, ben iyiyim, hiçbir şeyim yok. sağa çektim, bekliyoru m." böyle demişti hüseyin, daha odaya ilk girişinde. onsekiz yaşındaydı. şizofreni hastasıydı. gözlerinde hayalet görmüşçesine bir korku ile hiçbir şey görmüyormuş gibi boş bir bakış yer değiştiriyordu. çocuk gibiydi tavırları.

büyümeyi reddetmiş, zamanı geri çevirip küçük bir çocuğun o problemsi z, saf dünyasına dönmüştü sanki. artık mücadeleyi bırakmış, dış dünyaya kapılarını kapatmıştı. kendisine ait bilinmez bir dünyadaydı. neyi neden yaptığını, ne zaman ne yapacağını kestiremi yordu ailesi. insanlard an kaçıyor, bazen kendi kendine birşeyler konuşup gülüyordu. ama, gariptir, halinden memnun görünüyordu. ve yerli yersiz aynı sözü tekrarlayıp duruyordu: "iyiyim ben, iyiyim. sağa çektim, bekliyoru m."

şizofreni, zihin bölünmesi anlamına gelen bir hastalıktı. biyolojik ve genetik faktörlerin yanısıra, özellikle eğitimde tutarsızlık, verilen çelişkili mesajlar yahut belirsiz, anlamsız, korkutucu olaylar ruhsal dünyada bir parçalanmaya yol açabiliyor, bu da sonunda gerçeklerden tamamen kopmayı ve bir hayal dünyasında yaşamayı netice verebiliy ordu. bu noktaya gelene dek neler yaşamıştı kimbilir?

çocukluğundan ilk hatırladığı, babasından yediği bir tokattı. oyundan eve biraz geç gelmiş, evdekiler onu çok merak etmişlerdi. "geldim işte, sevinin" dercesine masum bir neşeyle yüzüne baktığı babasının öfke dolu bakışları, yediği tokat esnasında gördüğü yıldızlara karışmıştı. neye sinirlenm işti babası, bilemedi. çok korktu ve yatağına gidip ağladı.

babasının "asabi" olduğunu, bazen işten gergin geldiğini, o yüzden ufak şeylere sinirlend iğini, "aslında iyi bir insan" olduğunu zamanla annesinde n öğrenmişti. iyi de, kendisini n ne kabahati vardı ki? hem babası "sizin için çalışıyorum, ablanın ve senin geleceğiniz için yoruluyor um" demiyor muydu? bizim için çalışıp yorulduğu ve sinirleri bozulduğu için bizi dövmesi nasıl işti? bizden intikam mı alıyordu yoksa? neden ki?

bazen "aslan oğlum, akıllı oğlum" derdi babası kendisine, bazen de "salak, haylaz!". ne zaman nasıl tepki alacağını bilemiyor, güvensizlik içini kemiriyor du. babasına bile güvenemeyecekse, bu dünyada kime güvenebilirdi ki?

annesi, babasının aksine, çok şefkatliydi. bir o kadar da evhamlı. devamlı peşinde dolaşır, "hasta olacaksın" der, başka şey demezdi. bu aşırı ilgiden boğulacak gibi oluyordu bazen. ama seviyordu kendisini ve dövmüyordu ya; yetebilir di bu. bu sevgi uğruna bazen kişiliğini feda etmesi gerekiyor du ama, olsundu. hep sevildiğini bilmek güven vericiydi zira. ama hayır; maalesef her zaman sevmiyord u annesi onu. uslu olduğu zamanlard a geçerliydi bu sevgi. şartlı bir sevgiydi yani. annesinin hoşlanmadığı birşey yaptığında "seni doğuracağıma taş doğursaydım" sözünü sık sık duydu. bir gün dayanamayıp "acaba benim gerçek anne-babam siz değil misiniz?" sorusunu sorduğunda, annesi öfkeli gözlerle "saçmalama salak!" diye bağırdı. bu cevap acaba ne anlama geliyordu?

bazen annesiyle babası kavga ederlerdi . daha doğrusu, öyle hissediyo rdu. içeriden bağırışlar gelir, yanlarına gidince susarlardı. birşey yokmuş gibi davranırlardı. ama evde birkaç gün sessiz bir gerginlik olurdu. içini dağlardı bu gergin dönemler. neydi problem, anlayamadı hiç. neden anlatmazl ardı ki? problem varsa söylesinler, yoksa güzel güzel sohbet etsinlerd i. böylesi daha mi iyiydi sanki? suratsız bir çocuk olmuştu artık.

evlerine bir misafir geldiğinde ise, keyfi biraz yerine gelirdi. anne baba ne kadar gergin de olsalar misafirin yanında gülümserlerdi çünkü. yalancıktan da olsa onları öyle mutlu, kibar, konuşkan görmek hoşuna gidiyordu . hoşuna gidiyordu da, neden biz bize iken böyle davranmıyorlardı ki? biz komşulardan daha mı değersizdik?

saflık derecesin deki patavatsızlığı misafirli klerde başına dert oldu. anne-babasının evde "keltoş" dedikleri komşu evlerine misafir olduğu bir gün ona "keltoş" diye sesleninc e buz gibi bir hava esmişti. ablası çimdikledi. yanlış mı söylemişti adını yoksa? adı bu değil miydi? niye öyle diyorlardı o zaman?

gelen giden arttıkça, çelişkiler de artıyordu. "yine mi o gıcık tipler geliyor? / aman efendim ne iyi oldu da geldiniz?", "o ayten de çok saçmalıyor canım. / haklısın aytenciğim, naaparsın?", "keşke evde yok deseydin oğlum. / inanın çok özlemiştik.".

bir kenara çekilmiş, sessizce izliyordu çoğunlukla. bu karmaşık oyunun kuralı acaba neydi?

ilkokula başlayışını, evdeki sıkıntılardan kaçış olarak, sevinçle karşılamıştı. ama siyah önlükler, anlamsız kısıtlamalar olmasa daha iyi olurdu. hele bazen bayat nutuklar atıp bazen de öfkeyle bağıran asık suratlı öğretmenler olmasa çok da güzel olabilird i. nutuklard a başka konuşuyorlardı, koridorla rda başka. "gelecek sizin elinizde. / siz haylazsınız!", "okuyup büyük adam olacaksınız. / adam olmazsınız siz!", "bu ülkenin umudu sizlerde. / sizi her gün dövmek lazım!", "atatürk bu ülkeyi sizlere bıraktı. / aptallar!".

anlayamıyordu çoğu şeyi. atatürk'ü öğretmişlerdi ona önce ve sonra ve hep, beden eğitimi dersinde bile. "en büyük o! bizi kurtardı. bir millet yarattı." ama hüseyin dedesinde n "allah en büyüktür, tek yaratıcı odur" diye öğrenmişti. bir gün öğretmenine "allah mı büyük, atatürk mü?" diye sordu. öğretmen ters ters baktı ve "böyle saçma soruları bir daha sorma; fena olur" dedi. korktu yine. korkmaya alışmıştı zaten. korkutucu ydu dünya. nasıl korunacak tı?

ilkokul öğretmeni kopyaya çok kızardı. bir kez sınavda kopya çeken bir arkadaşını sınıfın ortasında evire çevire dövmüş, hatta bacağını kanatmıştı. kopya kötüydü, çekmemeliydi. hiç çekmedi de. son sınıfta ilkokulla r arası bilgi yarışmasına katıldılar. final yarışmasında öğretmeni yanlarına yanaştı ve "şöyle bir soru gelecek, cevabı da şu" diye fısıldadı. duymazdan geldi. kopya kötü değil miydi? öğretmen kendileri ni deniyordu herhalde. yarışma sonrasında öğretmen "beni niye dinlemedi niz? size cevabı söyledim. ya yarışmayı kaybetsey diniz?" diye bağırınca, kafası iyice karıştı. bir gün birisi "bunlar kamera şakasıydı" diyecek diye bekliyord u. ama ya değilse?

bir de kafasındaki çelişkileri tutabilse ydi! anlaşılan, onları kendi kendine ve kendince çözmesi gerekecek ti. yapabilir se?

susmak çok iyiydi aslında. zaten ilkokulda öğretmenleri hep "susun! çok konuşmayın bakayım!" derdi. ama lisede öğretmenler "niye aval aval bakıyorsunuz, derse katılın biraz, sizin gibi koyunlar yüzünden bu millet geri kaldı!" deyince, sessiz ve uslu olma konusunda da çelişkide kaldı.

büyümeseydi keşke. hep küçük bir çocuk olarak kalsa ne iyi olurdu. zaten genellikl e odasında tek başına oyuncakla rıyla oynamasına, onlarla konuşmasına, annesi "hâlâ çocuk gibisin" diye tepki gösteriyordu.

ergenliğe girdiğinde garip şeyler yaşamaya başladı. öteden beri bildiği bedeninde o güne dek bilmediği şeyler oluyordu. ama kimseye soramadı. kimse de, ne olup bittiğini ona doğru düzgün anlatmadı. ayıp deyip sustular. "kızların şeyi var mı?" sorusunun cevabını bile arkadaşlarıyla başbaşa verip üç ayda öğrenebildi. yine o dönemde öğrendiğini sandığı bir yığın şeyi düzeltmesi yıllarını alacaktı.

zaten kızlardan yana başı dertteydi hep. çıktığı bir kız olmadığı için arkadaşları kendisiyl e alay ediyorlar dı. üzülüyordu. neredeyse sırf bu alaylarda n kurtulmak için, hoşlandığı bir kızı gözüne kestirdi. ders aralarında onunla konuşmaya başladı. hatta ona âşık oldu bile denilebil irdi. ama bu kez de âşık olmasıyla alay edildi. insanlar neden böyleydi ki?

bir gün teneffüste hoşlandığı kıza "seni seviyorum" demek geldi içinden. dedi de. ama kız ağlamaya başladı. hatta kendisini öğretmene şikayet etti. tabii ki, dayak yedi öğretmenden. çok üzülmüştü. durumu düzeltmek için kızın yanına gitti, özür diledi ve "tamam, seni sevmiyoru m" dedi. ama kız buna da ağladı. yine şikayet edildi, yine dayak yedi, yine anlayamadı neler olup bittiğini. şu kızlar da garipti doğrusu.

okul dışındaki kızlara yöneldi ilgisi. yaşça büyük, tecrübeli abilerle gezmeye başladı. çok şey öğrenebilirdi onlardan. öğrendi de. caddelerd e gezip, gelen geçen kızlara laf atmaya başladı. "üf abi, şu kıza bak, çok güzel.", "hakkaten hüseyin, ne kız bee? sana bakıyo oğlum, asıl şuna.", "yok abi şu gelene asılayım. baksana o daha hoş. değil mi ali abi?". değildi maalesef. "daha hoş" deyip laf attığı kız, ali abisinin kızkardeşiydi. birkaç küfürle paçayı kurtardı. sahipsiz kızlara asılmak iyiydi, sahiplile r ise bacımız olurdu. ama sahipsiz dedikleri miz de bizim gibi birilerin in ablası yahut kardeşi değil miydi? acaba şu an ablasına kim nerede laf atıyordu?

iğrendi bu çifte standartt an. çözemedikçe çözülüyordu.

çok fazla kızla çıkmak makbuldü arkadaş çevresinde. popüler bir delikanlının fazla kız arkadaşı olmalıydı. ama kızların erkeklerl e fazla çıkmaları iyi değildi, "kaşar" damgası yerlerdi. peki o zaman erkekler kiminle çıkacaktı ki? meselâ kendisini n kız arkadaşlarıyla gezmesi anne babasının hoşuna gitmişti. ama ablasının bir erkekle çıkması evdekiler in en büyük korkusu idi. kendisine bir kız telefon edince "aslan oğlum" diyen bakışlar gezinirdi üzerinde. ama ablasını bir erkek ararsa evde kıyamet kopardı.

"bu tutarsızlıklar beni deli edecek" diyordu içinden. sonunu hissetmişti sanki.

kur'ân okumanın ve ondaki emirlere uymanın çok güzel olduğunu öğrenmişti lise yıllarında. anne babası kur'ân okumazlar dı, ama "okumak lazım, iyidir" derlerdi. "okumak lazım, iyidir" derler, ama okumazlar dı. normaldi artık bu çelişkiler; pek üstünde durmadı. o okudu, etkilendi . namaza başladı. kızlarla mesafeli olması gerektiğini de öğrenmişti. kız arkadaşlarıyla samimiyet ini azalttı. bira içmez oldu. tv izlemedi, sohbetler e gitti. bir gün anne babasını fısır fısır konuşurken gördü. o akşam babası onu karşısına alıp konuşmaya başladı. bir problem olduğunu anlamıştı. bir problem olmasa babası onunla konuşmazdı çünkü; ancak bir problem varsa konuşurdu. sonunda babası dilinin altındaki baklayı çıkardı: "evladım, aşırı gitme. namazını da kıl, gereğinde bara, pavyona da git. kur'ân da oku, kızlarla gezip içki de iç. dengeli yaşa.", "nerede yazıyor bu denge baba?" diye sordu. babası sinirleni p "işte burada yazıyor" dedi ve avucunu gösterip yanağına okkalı bir tokat yapıştırdı. ağlamıyordu artık. etkileniy ormuş gibi yapmaya çalışıyordu. ama direnci zayıflamıştı. kur'ân'ı da, namazı da bıraktı.

evlerinde televizyo n hep açık dururdu. bazen açık-saçık programla r olurdu. spiker "şok, şok! şu rezilliğe bakın!" diye ekranı inletirke n bir yandan da o rezillikl er en ayrıntılı biçimde gösterilirdi. babası da hem onları seyreder, hem de "tövbe, tövbe! başımıza taş yağacak; şunların yaptıklarına bakın" derdi. hüseyin "baba, başka kanala geçelim" deyince de, "biraz bakalım canım, meraktan izliyorum zaten, neler olup bitiyor bilmek lazım" diye cevap verirdi. babasının bakışlarında merak denilemey ecek garip bir pırıltı olurdu oysa. hüseyin farkındaydı bunun.

lise son sınıfta siyasetle ilgilenme k ama aşırı gitmemek gerektiğini öğrendi; nasıl olacaksa? ve haber programla rını izlemeye, gazeteler deki köşe yazılarını okumaya başladı. birçok şey öğrendi; özellikle dış politika konusunda . batılı olmak lazımdı. batılılar bizden üstündü. yok hayır, biz en üstündük. sadece, biraz geri kalmıştık. ama en güçlü, en akıllı bizdik. bu millet adam olmazdı. biz batılıları seviyordu k, ama onlar bizi sevmiyord u. onlar bizi sevmediği için biz de onları sevmiyord uk. ama onlar gibi olmalıydık yine de. sevmeliyd iler bizi, biz onları sevmesek de.

hele yunanlılar bize iyice düşmandılar. biz de onlardan nefret ederdik. hep savaşmış, hep yenmiştik onları. ama aslında kardeştik. bazen bizden korktukla rı söylenirdi. sinirlend iriyordu bu bizi. bizden neden korkuyorl ardı ki? fazla sinirleni rsek canlarına okurduk onların. korkmasınlardı bizden.

araplar ise zaten oldum olası bizi sevmezler di. biz de onları hiç sevmezdik . ama onlar bizi neden sevmiyord u ki? biz onları hep sevmiş, hep iyilik yapmış değil miydik? oysa onlar bize hep kötülük yapmak istiyorla rdı. bizi sevmeleri lazımdı. ama bizim onları sevmememi z lazımdı.

zihni iyice dağılmaya başlamıştı. içine kapanmaya başladı. odasından çıkmamaya başladı. hayallerl e avundu. hayalleri nde her şey netti, kontrolü altındaydı. en iyisi buydu galiba. ama annesi neden ona garip garip bakmaya başlamıştı ki?

askere gitmeden önce bir işe girip çalışmak istedi. birkaç yere başvurdu. torpillil er yüzünden ilk başvurduğu yere alınmadı. babası öfkelendi. "bu torpil yüzünden memleket batacak" dedi. bir hafta sonra ikinci başvurduğu yer için torpil bulunca sevindile r. başkası lehine olunca kötüydü torpil. ama, biz yapınca iyi oluyordu.

işyerinde bir kıza âşık oldu. tutunacak bir dal arıyordu bu çalkantılar arasında. her şey bozulmuştu, o kız tertemizd i. onunla hayatı sihirli bir değnek değmişçesine değişecekti. o da hüseyin'i sevecekti mutlaka, hatta seviyordu galiba. zaten geçen gün işyerinde sudan bir sebepten bağırmıştı ona; tıpkı küçükken annesinin yaptığı gibi. seviyordu kesin, ama tutucu bir aileden geldiği için bunu pek belli etmiyordu . özellikle sessiz, mazbut bir kız oluşundan hoşlanmıştı onun.

ama yaz gelince son hayal kırıklığını yaşadı. sevdiği kız bazen kısacık etekler giyiyordu . otururken de, görünmesin diye eteğini habire çekiştiriyordu. niye kısa giyiyordu ki o zaman? uzun giyse rahat ederdi. dayanamayıp bunu söyledi bir gün. kız utançla karışık gülümsedi, ama giyimini değiştirmedi. sonra bir gün onun yazın plajda bikiniyle dolaşıp erkek arkadaşlarıyla denize girdiğini öğrendi. "nasıl yani???"

karşımda oturmuş kendi kendine konuşup gülen bu delikanlı, aslında kendince kurtuluşu seçmişti anlaşılan. çocukluğundan beri bu hayatı, bu insanları çözememiş, doğru bir pusula, tutarlı bir rehber bulamamış, çifte standartl arın, yaman çelişkilerin çekiştirmesine daha fazla dayanamamış ve huzuru ancak gerçeği reddedere k bulmuştu işte. bu kuralsız trafik, üstüne gelenler, arkadan sıkıştıranlar, yol isteyenle r, küfredenler yüzünden, hayat yolculuğunda sağa çekmişti. bekliyord u.

"ben iyiyim artık, hiçbir şeyim yok doktor abi, çok iyiyim ben. sağa çektim, bekliyoru m."

KAYNAK : http://www.lafmacun.org/bak/saga+cektim+bekliyorum   SİTESİNDEN ALINTIDIR
« Son Düzenleme: Kasım 30, 2012, 06:46:43 ÖS Gönderen: admin » Logged
« Yanıtla #1 : Kasım 05, 2010, 07:55:21 ÖS »
admin
Ziyaretçi
ROBİN HOOD - İLİM YÜKLÜ EŞEK - ŞİİR KÖŞESİ - İÇİN LÜTFEN TEKRAR TIKLAYINIZ



TAKVA

Takva
Mahlukatın senin dilinde
Melekleri n senin işinde
Arş melekleri nin sesin sırrında ( gönlünde )
bir kusur bulmamasıdır

İBRAHİM BİN ETHEM K.S HAZRETLERİ


GÖRÜNEN  HAKİKAT DEĞİLDİR
 
Bir insanı günaha devam ettiği halde
Allah onun istediğini veriyor görürseniz
onun yavaş yavaş felakete doğru gittiğini biliniz

                                    Hadis-i Şerif / Musned


MİLLİ GAZETE

07-09-2010

MEHMET ŞEVKET EYGİ

İLİM YÜKLÜ EŞEK

İri bir eşek düşünün
iki yanında iki küfe var
Küfeler kıymetli din ve ahlâk kitaplarıyla dolu
Tefsirler, hadis külliyatları, fıkıh, siyer kitapları
Eşeğin üzerinde bir ilim, irfan, hikmet hazinesi var
Tefsiri Râzî, Ruhülbeyan, Riyazüssâlihîn
İhyâu ulûmuddin,Tenbihülgâfilîn, Bustanülârifîn
Mârifetnâme Daha nice faydalı, hikmetli kitap
Bütün bu kitaplar eşeğin iki yanındaki küfelerde
Eşek bunları okumuyor Eşek bunları anlamıyor
Eşek bunları hayata geçirmiyor

ROBIN HOOD

EŞEK YİNE EŞEKTİR

Adam adamdır olmasa pulu
Altından kolon vursan gümüşten palan
Eşek yine eşektir
Eşek kabeye gitmeyle Hacı olmaz


ROBIN HOOD

SANAL ALEM - SANAL ALEMDEKİ BAZI İNSANLAR EŞEK DENİLEN HAYVANDAN AŞAĞIDIR

Yaratılanı yaratanda n ötürü severiz sevmeliyi z budur bize yakışan
İnsan Eşref-i Mahluk olarak yaratıldı Allah c.c tarafından
Öyle güzel bir varlıktırki Rabbim güzel yaratmıştır ismi insan
Kimi insan vardırki yüzünde nur vardır bakılmaya kıyılamayan
Üstün kılındı Rabbimiz tarafından insan bütün yaratıklardan

Melekler günahsız yaratıldı yoktur arındırılmıştır günahlardan
İnsanda vardır günah ve budur onun için bir feyizli imtihan  
Günah ve sevap kavramı vardırki akar nefs ve ruhundan
Günaha girmeye meyli olduğunda nefsine uymayan insan
Meleklerd en bile üstündür yeri geldiğinde tüm varlıklardan

Ama gelin görünki bazı insanlar vardır daha aşağıdır hayvanlar dan
İnsana has vasıflarını kaybetmiştir artık denemez ona insan
Bazı insanlar vardır daha aşağıdır eşek denilen hayvandan
Eşek kendine verilen değeri bilir eşektir kendine verilen mimetin farkına varan
İnsandır bazen verilen nimete şükretmeyip hak ve hakikatte n uzaklaşan

Bir insan vardır bir eşeği vardır bir balya samanın hatırına yük taşıyan
Bir araziden geçerler eşekte vardır ağır yük odur taşımakta zorlanan
Eşek anlar önündeki çamurlu yolda batacağını hisseder masum hayvan
Eşek anlar hem kendisi batacak hem üstündeki yük çıkılamaz çamurdan
Girmez çamura durur isterki sahibi anlasın içinden derki " anlasana insan "

Anlamaz sahibi çamurda batılacağını gitmiyor diyerek azarlar " yürüsene hayvan "
Vurur elindeki kırbacı hayvana gözüne gelir kırbaç gözünden akar yaşlı kan
Kör olur hayvanın gözü o acıyla girer çamura yıkılır yük hayvan ve insan
Eşek unutmaz bunu ve bir daha geçmez bu çamurlu araziden kafasını kırsan
Aynı hatayı yapmaz bir daha geçmez bu çamurdan kafasını koparsan

Bazı insanlar vardır sanal alemdeki çamura batmıştır ismi sanal denilen yalan
Ancak aynı hataları yineler eşekten aşağı hale gelir eşref-i mahluk olan insan
Sanal alemde bazı insanlar vardır özellikle bazı erkekler suret-i insan
Sanal alem denilen çamura batmıştır çıkamaz ve ders almaz hatalarından
Bir eşek kadar aklı yoktur nefsinin kölesidir çamurlu araziden uzaklaşamayan insan
 
Bayanlara aşık olduklarını söylerler içlerindeki şehvettir onları böyle yazdıran
Şehvetin adına aşk der işte bu aşkın manasını bilmeyen ismi insan kendisi hayvan
Şehvetin adı aşk olursa eşekler en büyük aşkı yaşayandır birer hayvan
Sanal alemde geçen günler ve geceler hepsi boş sevgilerd e aşklarda yalan  
Yalanı görür ama nefsine engel olamaz eşekten daha aşağı hale gelir insan


    
« Son Düzenleme: Mayıs 05, 2013, 01:54:38 ÖS Gönderen: admin » Logged
Sayfa: [1]
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2008, Simple Machines
LinkBacks Enabled by LordReco | FoRuMBoL Themes